ABD, yasa dışı göçmen politikalarında daha sert bir döneme giriyor. Başkan Donald Trump’ın liderliğinde şekillenen yeni göçmen politikaları, İngiltere’nin başarısız olan Ruanda Planı’nı andırıyor ancak çok daha agresif bir şekilde uygulanıyor.
ABD, yasa dışı göçmen politikalarında daha sert bir döneme giriyor. Eski Başkan Donald Trump’ın liderliğinde şekillenen yeni göçmen politikaları, İngiltere’nin başarısız olan Ruanda Planı’nı andırıyor ancak çok daha agresif bir şekilde uygulanıyor.
İngiltere’nin Ruanda Planı İlham Oldu
İngiltere, yasa dışı göçle mücadele kapsamında 2022 yılında başlattığı Ruanda Planı ile dikkat çekmişti. Plan, İngiltere’ye yasa dışı yollarla giren göçmenlerin Doğu Afrika ülkesi Ruanda’ya gönderilmesini öngörüyordu. Ancak uygulama büyük tartışmalara neden olmuş, İngiltere yüz milyonlarca sterlin harcamasına rağmen bugüne dek sadece birkaç kişinin sınır dışı edilmesini sağlayabilmişti.
Trump yönetimi ise İngiltere’nin başarısız örneğini çok daha radikal adımlarla uygulamaya koydu. Özellikle son haftalarda yaşanan gelişmeler, ABD'nin göçmen politikalarında yeni bir döneme girdiğini gösteriyor.
Sınır Dışı Kararları Gündemde: Güney Sudan ve El Salvador'a Zorunlu Geri Gönderme
Trump’ın kontrolündeki yeni göç politikaları çerçevesinde, Mart ayında yüzlerce Venezüellalı göçmen, Orta Amerika ülkesi El Salvador’a sınır dışı edildi. Aynı süreçte Myanmar ve Vietnam vatandaşı bazı göçmenlerin ise, mahkeme kararlarına aykırı biçimde, güvenli sayılmayan bir bölge olan Güney Sudan’a gönderildiği ortaya çıktı.
Uzmanlar bu adımları, hem uluslararası mülteci hukukunun hem de ABD anayasasının ihlali olarak değerlendiriyor. Özellikle mahkeme kararlarına rağmen yapılan sınır dışı işlemleri, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekmiş durumda.
Maduro’dan Sert Tepki: “Göçmen Hakları İhlal Ediliyor”
ABD’nin sınır dışı politikalarına en sert tepkiyi Venezüella Devlet Başkanı Nicolás Maduro verdi. Maduro, Geçici Koruma Statüsü’nün (TPS) göçmenlerin ellerinden alınmasını eleştirerek, "Göç etmek bir suç değildir. TPS’yi kaldırmak ise suçtur çünkü bu onların hakkıdır" ifadelerini kullandı.
TPS, belirli ülkelerden gelen ve kendi ülkelerinde savaş, afet ya da siyasi kriz nedeniyle güvenli şekilde yaşayamayan bireylerin ABD’de geçici olarak kalmasına olanak tanıyor. Ancak Trump’ın politikaları, bu hakkın geri alınmasını ve TPS kapsamındaki on binlerce kişinin sınır dışı edilmesini hedefliyor.
Trump’tan Uyarı: Vatandaşlık Hakkı Kaldırılabilir
Trump yönetimi ayrıca, ABD topraklarında doğan göçmen çocuklara otomatik vatandaşlık verilmesini sağlayan anayasal hakkın kaldırılabileceğini duyurdu. Bu uygulama, uzun süredir ABD’nin temel göçmenlik yasalarından biri olarak kabul ediliyor. Trump, bu düzenlemenin göçmen akışını teşvik ettiğini ve değişmesi gerektiğini savunuyor.
Yasal Göç Yolları da Kapatılıyor
Trump'ın göçmen politikaları yalnızca yasa dışı göçü değil, yasal yollarla göç etmeyi de zorlaştırıyor. "CBP One" adlı mobil uygulama, ABD-Meksika sınırında yasal göçmen başvurularını düzenlemek ve takip etmek için kullanılıyordu. Ancak Trump, bu uygulamanın da kaldırıldığını açıkladı. İnsan hakları savunucuları, bu kararın özellikle şiddet ve yoksulluktan kaçan göçmenler için hayati bir başvuru kanalının kapatılması anlamına geldiğini belirtiyor.
Uluslararası Tepkiler Artıyor
ABD’de uygulanmaya başlanan bu sert göçmen politikaları, yalnızca bölgesel değil, küresel düzeyde de eleştirilere neden oluyor. İnsan hakları örgütleri, Trump’ın uygulamalarının temel insan haklarını ihlal ettiğini ve ABD’nin uluslararası yükümlülükleriyle bağdaşmadığını savunuyor. Birleşmiş Milletler ve bazı Latin Amerika ülkeleri, uygulamaların gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.