Bir kere de, iyi bir şey olunca “ama-fakat-lakin” demeden sadece iyi şeyler oluyor deseniz ne olur!

Geçen yıl Amedspor’la Kastamonuspor maçı vardı.
“Ne söyleyeceksin?” diye soruldu. Ben de “her konuk takım gibi en güzel şekilde misafir edeceğiz/Futbolun barış ve kardeşlik olduğunu göstereceğiz/Galip gelmek istiyoruz” dedim.
Sanki ekstrem bir şey demişim gibi sözlerim gündem oldu...
Cengiz Aygün barış ve kardeşlik anlamında tarihe not düştü falan denildi.
Arkadaşlar!
Aslına bakarsanız, ben tarihe not-mot düşmedim. Olması gerekeni söyledim sadece…
Amedspor özelinde, öyle bir soru sorulması bile hem üzücüydü ve hem de şaşırtıcıydı.
Çünkü sorulmaması gereken bir soruydu ve ben de kardeşlik vurgusu yapmak zorunda kalmamalıydım.
Çünkü Diyarbakır’ın bir takımı bu ligin bir takımı/Diyarbakır da bu ülkenin bir şehri…
Çünkü vurgulama gereki hissetmeyecek kadar normal bir durum olmalıydı.
Ama maalesef Amed kelimesine bile alerji ile bakanlar vardı ve maalesef hala var.

Bu girişten sonra,
Terörsüz Türkiye Projesi ve PKK’nın silah bırakıp kendini feshetmesine gelelim.
Bazı kişi ve yaklaşımları anlamak mümkün değil.
Terör varken; neden bitirmiyorsunuz diyorlardı,
Terör bitiyor; böyle bitiriş mi olur diyorlar!
Ya ne ve nasıl olacaktı arkadaşlar! El insaf Allahaşkına!
Yani örgüt çıkacak/Basın Toplantısı yapacak ve “özür dileriz; biz yıllardır çok büyük hata ettik! Artık pişmanız ve teslim oluyoruz. Bundan böyle Ne mutlu Türküm Diyene” mi diyecekti!

Arkadaşlar!
Kim ne derse desin,
Başlayan süreç önemlidir/değerlidir ve tarihidir. Oldukça önemli buluyorum.
Şekli, usulü ve arka planı ne ve nasıl olursa olsun; sonuna kadar destekliyorum.
Bu konuda Sayın Bahçeli’yi de, Sayın Cumhurbaşkanımızı da kutluyorum.
Ama bir kesim var ki; devlet/İktidar ne yaparsa yapsın müzmin karşıtlar…
Kim bunlar?
Terör Lobisi…
—Devletin içinde bulunan Avrasyacı-Ulusalcılar
—Kürt ve Örgüt tarafında yer alıp terörizasyonun rantını yiyen bulanık suda balık avlayanlar.
Neden karşı çıkıyorlar?
Çünkü:
40 yıl içinde ciddi bir terör ekonomisi oluştu ve şuanda başlayan/devam eden ve inşallah da hayırlısıyla sonuçlanacak olan çözüm süreci onların ekmeğini kesecek.
Karşı çıkmalarının nedeni sürecin kötülüğü değil; hortumlarının kesilecek olmasıdır.
Açıkçası karşı çıkmasalar şaşardım.
Ama çok şükür ki oldukça güçlü bir irade var.
Bunun yanında hep dile getirdiğim Yeni dünya düzeni planı da bu konuda büyük bir fırsat doğurdu ve önemli bir uluslararası konsensüs oluştu.
Zaman ve zemin artık oldukça müsait bir duruma gelmişken,
İktidar/Erdoğan/Bahçeli böyle yapmayıp da ne yapacaktı yani!
Daha neyin inkarındayız/Hala aslında Kürt yok kart-kurt sesinden dolayı Kürt diye bir kavram oluşmuş gibi tıngır mıngır laflar etmeye devam mı edeceğiz!
Yok efendim Kuzey Irak Bölgesel Kürt Devleti varmış,
Vay efendim, şimdi de Suriye-Rojava’da özerk Kürt devleti oluşuyormuş,
Aman efendim, Türkiye Kürtleri de yarın birgün özerk/federatif devlet olmak istermiş…
Geçin bunları, geçin!
40 yıldır bu laflarla beyinlerimizi uyuşturdunuz; yetmedi mi!
Suriye Kürtleri özerk olacaksa olur; neden dostane ilişki ve bağ oluşturmak yerine daha en baştan reddiyecilik yapıyorsunuz ki!
40 yıldır Türkiye Kürtleri, ülkeyi böldü bölecek dediniz; ne oldu? Birazcık ama birazcık aklıselim ve objektif bakarsanız; Türkiye Kürtlerinin isteğinin bölünmek/bölmek değil de devletinden memnun Anayasal vatandaşlık olduğunu çok iyi görürsünüz!
Suriye Kürtleri… Baba ve oğul Esad devrinde adamlara kimlik bile verilmedi. Vatandaş sayılmadı. Her türlü kötü muameleye maruz kaldılar. Bugün kalkıp özvarlıklarını gerçekleştirmeleri kadar normal ne olabilir ki!

Sonuç:
Kimse niyet okumaya kalkmasın!
Kimse kendini bu ülkenin yegane sahibi sanmasın!
Kime kendini asli unsur diğerlerini ikincil vatandaş görmeye çalışmasın!
Yeter artık…
Dünya değişiyor ve doğal olarak Türkiye de değişiyor/değişmek zorunda.
Hem laf zamanı gelince, ağzın dolu dolu “Anadolu’da 72 millet olarak bir ve beraber yaşıyoruz” diye söyleyeceksin ama iş pratiğe gelince; diğerlerini öteki olarak göreceksin!
Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan hamaset…
Her ne olursa olsun; artık bugün yeni bir gün/yeni bir dönem ve yeni bir anlayışın başladığı andır.
“Ama/Fakat/Lakin” demeden süreci destekliyorum, doğru buluyorum ve sonuna kadar gidilip başarıya ulaşılması için dua ediyorum!
Böylesi tarihi/büyük ve radikal bir süreci ancak Bahçeli ve Erdoğan gibi liderler yapabilirdi ve başlattılar.
Allah hepsinin/hepimizin yar ve yardımcısı olsun!


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

OGÜNhaber