İmamoğlu diploma iptaline dava açmış.
İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne…
Mahkeme Dışişleri’nden… Üniversite ve fakülteden… İstanbul Başsavcılığından bilgi istemiş…
Fakülteden istemek yürek isterdi ama istemiş valla… Hem de ıncığına cıncığına kadar bilgi istemiş…
Önümüzdeki günlerde… Yargıda yaz kararnamesi var…
Acaba,
Bu mahkemenin üyeleri değişir mi ki?
************
Adam itirafçı olmuş…
Alacağıma karşılık CHP kurultayında dağıtılan telefonlardan yedi tane verdiler diyor.
Kurultay ne zaman? Kasım 2023’de…
Cep telefon markası ne? IPhone 16 bilmem ne…
Bu telefon ne zaman satışa çıkmış? CHP Kurultayından bir yıl sonra…
560 milyar yolsuzluk deniyor…
İBB’nin altı yıllık bütçesi 560 milyar değil…
Adam itirafçı olmuş…
Üç isim sıralıyor… Ve İmamoğlu “bunların sözü benim talimatımdır” dedi diyor.
Üçün biri… O tarihlerde İBB’de bile değil; İzmir’de çalışıyor…
Adam itirafçı olmuş…
Üç firmadan bahsediyor… Üçü de AKP devrinde yıldızı parlayan… Adeta arka bahçe firma…
Neden bu üç firma… Yoksa defterini dürmek istedikleri üç “hain” firma mı…
Düşünsenize…
Bu üç firmayla ilgili… İktidar medyası “Erdoğan’ın kapısında yatanlar… Ballı ihaleler alıp Erdoğan sayesinde zenginleşenler…” diye yazabiliyor…
Ve ilginç bir şekilde… Hatta büyük bir pervasızlıkla… Yalanlayan bile çıkmıyor…
Akşam Gazetesi manşetten vermiş:
“Filan filan filan isimli gazeteciler… Falanca kişi ve kişilerle bilmem şu kadar defa buluşmuş… İmamoğlu Suç Örgütünden para almış…”
Dayanak ne?
İmamoğlu’nun Basın Danışmanı Murat Ongun ve Emrah Bağdatlı isimli bir firari ile aynı baz istasyonunun kapsama alanında bulunmuşlar.
Yani?
Bulunmuşlarsa kesin buluşmuşlar… Ve kesin para almışlardır…
Kim bu isimler?
İktidarı en çok zorlayan… Çok takip edilip muteber görülen… Ve devam eden İmamoğlu soruşturmasında iddia edilen suç delillerini en fazla çürüten gazeteciler…
Adamlar yırtınıyor… Feryat ediyor; bırakın para-mara almayı… Ben o adamı hiç tanımıyorum diyor ama duyan kim!..
Amaç başka… Amaç itibarsızlaştırmak… Amaç yargısız yargısal infaza zemin hazırlamak!
Peki, bir baz istasyonunun kapsama alanı ortalama kaç kişiyi kapsıyor?
On bin, belki elli bin, belki de yüz bin…
Mesela;
Ruşen Çakır’ın dediği gibi Galatasaray maçına gittin… Ve o kişiler de gitti o maça...
Demek oluyor ki… GS’nin maçını izleyen 40 bin kişi potansiyel suç ortağı…
Hazır kıta suçlular mangası…
Buyurun işte… Nereden baksan tutarsızlık nereden baksan ahmakça!
Buradan hareketle,
İktidarın daha önce tutturduğu algı operasyonları artık neden tutmaz ve tutmuyor biliyor musunuz;
Sadece bu tutarsızlıklardan, ahmakça çelişkilerden ve çaylak kumpasçılıktan dolayı da değil…
İktidar ve medyasının kaçırdığı en esas nokta şu:
—Sahiciliklerini kaybettiler,
—Yolsuzluğu sıradanlaştırdılar,
—Ve ekonomiyi bitirdiler…
Böyleyken,
Doğru bir şey bile deseler… Veya gerçek bir yolsuzluktan bile bahsetseler… Ahalinin tınında bile değil.
Çünkü
İddialara ve itirafçı delillerine AKP’liler bile şeyiyle gülüyor…
Neden?
Çünkü onlar da biliyor ki,
Toplumsal ahlak ve hassasiyet… İktidar eliyle öldürdü ve cenaze namazı bile kılınmadan gaipler mezarlığına gömüldü…
Buna rağmen
Şimdi kalkıyor ve itirafçı iftirasına ahalinin inanmasını bekliyor ve kendi adamlarına bile komik düşüyorsun…
Oh ne ala… Koy koy suyundan da…
“Bana caiz ona haram”… “Benim yaptığım her şey hoş gelsin hoş görülsün… Onun yaptığı-yapmadığı her şey hatta aldığı nefes bile zehir olsun zıkkım olsun suç olsun, hoşt görülsün…”
Erbakan olsa… “Hadi ordan! Hadi ordan!” derdi sadece…
Bakın Efendiler!
Bir söz vardır… “Ol mahiler(balıklar) ki derya içredirler, derya nedir bilmezler...”
Devlet ihalelerinden yüzde 10 almakla ilgili fetva verildi fetva… Caizdir dendi…
Bunun genel lehçede adı neydi? Yolsuzluk…
Yahu… Yolsuzluk artık neredeyse ata sporu haline geldi… Çıkmış bir de rakibini oradan vurmaya çalışıyorsun…
Şunu unutmayın… Eğer yolsuzluk olmuşsa bile… Sayenizde, o iddialar da güme gitti güme…
Muhteremler!
Utanmasanız… “Bu CHP’nin cemaziyel evveli böyle idi” diyecek… “1972’de Ecevit de Erikson Cep Telefonu dağıttı ve İnönü’yü Kurultay’da yendi” diye iddia edeceksiniz…
Bence nafile yere kürek çekmektesiniz…
İki şey var:
Ya gerçekten bakar körsünüz… Alemi kör ve sağır bellemekte… Ve hala ne versek yediririz diye hayallenmektesiniz…
Veya
İktidar içinden iktidarı sabote etmekte… İçeriden çökertmekte… Muhalefete çalışmaktasınız…
Paranız çok nasılsa… Bari “mafya-suç-politika” konulu bir senaristten hizmet alımı yapsaydınız…
Eminim… Çok daha tutarlı bir kumpas senaryosu yazardı.
**********
DEM Partili Sezai Temelli Demiş ki:
“Ümit Özdağ ırkçılık yapmış. Irkçılık yapan da yatmalı…”
Bu DEM Partililer iktidara yaklaşınca… Bir anda gözleri parlıyor, dilleri çözülüyor… Kraldan çok kralcı oluveriyorlar…
Bre Adam!
Konu ırkçılık olunca bari sen sus… Senin Ümit Özdağ’la ilgili ırkçılık konuşması yapabilmen için bir ömür Fırat’ın suyunda yıkanman lazım…
Galiba… Kişi kendinden bilir işi derler ya… Bu da öyle bir psikolojik dışavurum olsa gerek…
Vay vay vay…
Nasıl bir ülkeyiz be arkadaş…
Öcalan “Kurucu Önder” ve in… Ümit Özdağ “ırkçı” ve out…
Yakında… Hem de çok yakında… “Öcalan ve Demokratik Kurtuluş Reçetesi” isimli risaleler elden ele dolaşırsa şaşırmam…
Yarın-birgün… Birileri çıkıp da… Öcalan’a iade-i itibar derse… “Öcalan hem zalim hem cani dedik/Şeytan ne dediyse öylece bildik…” diye “Öcalan’ın Şefkatinden İstimdat” şiirleri yazarsa… Ve hatta onursal Galatasaray üyesi yapılıp… Süper Ligin 2026’daki adı “Öcalan Süper Ligi” olursa…
Şaşırmam… Şaşırmayın…
Ümit Özdağ’ın “ırkçı” diye yaftalandığı, Öcalan’ın “Kurucu Önder/Kurucu İrade” diye pohpohlandığı bir Türkiye’de neden olmasın ki…
***********
Numan Kurtulmuş:
“Ya bölünecektik ya bütünleşecektik…”
Yani… Birilerince bölünme riski yaşatılmasa idi… Ne güzel düşman düşman yaşayıp gidiyor olacak… Terör-merör tınımızda bile olmayacak mı idi?
Yani,
“Biz bize düşmanken geldik oyuna/Eller husumet tadını bilmiyor annem…” mi oldu?
************
Bahçeli:
“Meclis’te Çözüm Komisyonu oluşturulsun…”
Hayırdır… Ne oldu?
Özgür Özel söyleyince tu kaka… Bahçeli söyleyince bilgelik aka…
Yoksa,
Bahçeli, İktidarın taşın altına elini sokmadığını görünce… “Al bakalım; buyur buradan yak! Kaçabiliyorsan buyur kaç!” demek için mi bu öneriyi getirdi?
************
Özgür Özel’den Erdoğan’a:
“Sen yerel bir diktatörsün, tek adamsın…”
Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan:
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. AK Partililer, biz pek çoğunuzdan hoşlanmıyoruz.
Değil mi ki sizi o makamlara, o mevkilere Reis getirdi, “vardır bir bildiği” deyip susuyoruz.
Yineliyorum: Aslında pek çoğunuzdan hiç hoşlanmıyoruz.”
Özgür Özel eleştiri ve yergi olarak bunları diyor,
Yeni Şafak yazarı ise güya övgü ve sevgi olarak bunları söylüyor…
İşin özünde… İkisinin dediği arasında ben bir fark göremedim.
Görebilen beri gele…