Hanoğuz bahsetmişti…
Antikırılganlık…
Önceki yazımda CHP özeli ve muhalefet üzerinden sizlerle paylaşmıştım.
Akılda kalıcılık için… Bir daha hatırlayalım:
Zararlı verici darbeden zarar görmediğin gibi, daha da güçlenmek…
Şiirsel söyleyişle;
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer…
Kamyon arkası deyişle ise;
Öldürmeyen her darbe güç verir bana…
Siyasal arenaya uyarlarsak;
Antikırılganlık, devlet gücünü elinde tutan muktedirin… Güçlenen muhalefeti sindirmek için orantısız güç kullanması ve buna rağmen muhalefetin güçlenmeye devam etmesi…
Bunun ekmeğini en çok yiyen kimdi?
Mevcut iktidar… Yani Erdoğan…
2010’lara kadar… İktidarın muktedir olmasında askeri/yargısal/akademik saldırı ve darbe girişimlerinin katkısı çok büyük oldu.
Müesses yapı vurdukça AKP iktidarı ve Erdoğan güçlendi.
Sonra?
Sonrasında ne garip ki, roller değişti….
Özellikle de…
Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemine geçildikten sonra… Erdoğan ve iktidarı, kendine yapılmasını istemediği hemen her şeyi ziyadesiyle yapmaya… Ve halk desteğini kaybettikçe muhalefete her türlü devlet enstrümanıyla vurmaya başladı.
Peki sonuç?
Antikırılganlık…
Yani güçlenen bir muhalefet…
Tam bu esnada… Manipülatif siyasal mühendisliklerden beklediği sonucu alamayan iktidar… CHP içinde ihtilaf ve tefrika ateşini harlamaya başladı.
Medya ve yargı eliyle müthiş bir abluka:
Şaibeli Kurultay… Mahkeme… Mutlak Butlan… Kayyım…
Görüyorum ki,
CHP ve muhalefet sanki biraz bundan tedirgin…
Gündemin ana konusu bu…
Bununla yatıp bununla kalkıyoruz…
Medyanın… Özellikle de iktidar medyasının bunu tartışmasına şaşırmıyorum… Çünkü onlar için elverişli bir konu.
Ama CHP’nin, başta genel başkanı olmak üzere… İmamoğlu/Yavaş ve diğer üst yönetiminin bu konuyu gündemde tutmasına, doğrusu şaşıyorum…
Yahu!
Bırakın Kılıçdaroğlu’nu kendi haline… Binsin istediği kadar iktidar atına…
Bırakın su iyice bulansın…
Bulansın ki durulabilsin…
Durulsun ki statükocu siyasal yapının bağırsakları temizlensin.
Şunu söyleyeyim;
30-55 yaş arası siyasal jenerasyon… Çok değil; bugün-yarın, 70-80 yaş kuşağını sahneden indirecek… Tasfiye edecek…
İnmek zorunda bırakacak.
Erdoğan da… Bahçeli de… Kılıçdaroğlu da aslında siyasal fıtrat kanunlarını tersine çevirmeye çalışıyor.
Yapamazlar… Olamaz ve olmayacak.
Çünkü,
Kendi çocukları bile… Aleni olmasa da içten içte… “Artık yeter be baba/dede” demekteler ve diyecekler…
CHP özelinde bakarsak… Birkaç noktaya dikkat çekeceğim:
—En statükocu parti olarak bilinir…
Statükoculuk bir siyasal harekete… İktidar yolunda büyük bir handikap oluşturur.
Aslına bakarsanız… Başlatılan Kurultay davası… Statükonun yıkılması ve “küçük olsun benim olsun” diyenlerin tasfiyesi ve sıfır km bir Türkiye partisi olmanın fırsatını verebilir.
Paradigmatik değişim… Yerleşik kanaatin bitişi açısından bir nevi Vaka-i Hayriye…
—Parti Kılıçdaroğlu’na veya Kayyım’a verilirse…
Bırakın, iktidar cenahının siyasal mühendisleri CHP’ye kayyım atasın… Veya partiyi Kılıçdaroğlu’na versin…
Ne olacak?
Şuanda yüzde 35-40 oranlarında ölçülen halk desteğine de kayyım atayabilecekler mi?
Halkın iktidar karşıtlığını ortadan kaldırabilecekler mi?
Birisi bir abimize bir mesaj atmış…
Dikkatini çekmiş olmalı ki… O da bana gönderdi:
“…aklı karışık…
AK’ım (AKP’liyim) ama karaya oy vereceğim diye düşünen,
Ters köşe yapacak,
Kendini aldatılmış hisseden bir kesim var.
Bunlar azdan az, çoktan çok gider noktasındalar…
AK için kara günler uzak değil… Zaten artık sürpriz de olmaz.
Çok güçlü bir dip dalga geliyor.
Siyasetin kilit taşları patlayabilir.
Ekonomik, siyasi, içtimai sorunlar sebebiyle toplumun her kesiminden insanlar burnundan soluyor…”
Yoruma gerek var mı?..
Şunu söyleyerek bitireceğim:
İktidar cenahı ne yaparsa yapsın; suyu tersine akıtamayacaktır.
CHP üzerinden… Muhalefeti bölme/parçalama ve etkisizleştirme çabaları sonuç vermeyeceği gibi,
Tam tersi bir etkiye neden olacaktır.
O yüzden,
Yaşanan süreç… Belki de yeni bir parti ve akabinde yeni bir iktidar doğuracaktır.
Özgür Özel/İmamoğlu/Mansur Yavaş troykası sakin ve sabırlı olurlar… Sinmez ve seçmen odaklı siyasete devam ederlerse… CHP olmaz, CMP olur MP olur veya başka bir isim olur ama yakın zamanda iktidara karşı oluşan bu agresif/bıkkın, bezgin ama kararlı aura… İktidar olur!..
Son olarak;
30 Haziran’da… Mahkeme ne karar alır derseniz…
Dava ertelenir…