CHP medyası mı yoksa medyanın CHP’si mi?

Yandaş medya… Muhalif medya…
Diğer bir deyişle;
İktidar medyası… Muhalefet medyası…
Bunun arkasından birkaç beylik laf da söyleyelim:
Yok öyle bir şey… Şunun, bunun, onun medyası olmaz, olamaz.
Gazeteci dediğin muhalif olur… Basın hürdür sansür edilemez… Bla bla…
Neyse… Doğru yanlış testinde değiliz…
Sadece realite analizi yapıyoruz…

Buradan hareketle;
Önce AKP-Medya ilişkisinden bahsedeyim…
Net olan tek şey; İktidar etken, medyası edilgen…
Yani iktidar cenahında… Medya iktidarın politikasını belirleyemez… Hatta haddi bile değildir.
Sadece iktidarın belirlediği şablonu medyatize ederler…
Öyle kafa tutacak… İleri geri konuşacak… Ayar verecek yazı, yorum ve söylem içinde asla olamazlar…

Şimdi… CHP-medya ilişkisine ve CHP medyasına gelelim:
Bambaşka bir durum ve garip bir realite var.
Öyle ki,
CHP medyası değil de…Sanki medyanın CHP’si gibi bir durum…
CHP politikalarını desteklemek değil de… CHP’ye en uygun politikaları belirleyen gibi bir durum…
Sanki…
CHP medyası, bir yönetim kuruluCHP ise onun alacağı kararları uygulayan idari birim…
Sanki
CHP, eğer bugünlere gelebildiyse… CHP medyası sayesinde…

Bu konuyu neden yazıyorum?
Sözcü TV’de Yılmaz Özdil’in Özgür Özel’le ilgili söyledikleri… Ve Özel’in de gösterdiği tepki nedeniyle…

Tespitlerim:
CHP medyası iki kademeden oluşuyor:
Eski tüfekler ve Yeni Nesil versiyon…
Yukarıda bahsettiklerim genelde eski tüfekler ve yeni nesil olsa da eski tüfek alışkanlığıyla hareket edenler…
Bunlar eleştirmenin şehvetini hiçbir şeye değişmeyen… İktidar olmak istemeyen… Ve mevzilerini kaybetmemek için partiyi düşürmeye bile razı olanlar…
Bunlar mevcut yönetimi çoluk-çocuk görenler…
Kemalist-solculuk yapan dinazorlar…
Ve partinin merkez sağla angajmana girmesinden rahatsız olup; popülaritesini kaybetmek istemeyen… Kendine ve kendince elit lafazanlar …
Yeni Nesil olanlarsa;
Partinin yeni yönetimi ve politikalarıyla asgari müşterek oluşturanlar…
Eski tüfeklere saygılı ama rahatsızlık duyanlar…
Ve “neden iktidar olmayalım ki” diyerek… Bunun siyasal gereğinin yapılmasına destek olanlar…

Özgür Özel’in Zorlukları:
Son kongre ile… Partideki eski tüfekleri veya Kılıçdaroğlucu muhalifleri elimine etti.
Ama kerameti kendinden menkul… Medyasal CHP’cilerin muhalefetini henüz aşamadı.
Onlar hala kibirliler… Hala üstenciler ve hala “CHP’nin sahibi biziz” havasındalar…
Özgür Özel’in zarafetini zafiyet gibi görüyorlar… Evin danası inek olmaz istihzası içindeler…
Tıpkı
AKP’nin, zamanın ruhuna direnmesi gibi… Onlar da, CHP özelinde zamanın ruhuna direnmekteler…

Özgür Özel’e tavsiyem:
Biliyorum… Kıpır kıpırsın… Heyecanın yüksek… Hatta hiperaktifsin… Her şeye yetişmek, laf yetiştirmek istiyorsun…
Ama yapma!
Sen böyle yapınca… CHP medyasının sırça köşkünde ahkam kesenler… Maksatlar hasıl oldu diye kıs kıs gülüyorlar…
Bu yüzden… Lütfen ama lütfen… Hiç olmazsa haftada bir kere; Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak… Engeller nasıl aşılır; öğren nehirlerden…” diye söylediği “Yolcu” şiirini oku…
Her soruya cevap verme… Bazen soruyu bile duyma…
Çünkü duymamak… Cevap vermemek kimi zaman en güzel cevaptır…
Sen Türkiye’nin birinci partisinin başkanısın… Muhatabın diğer parti başkanlarıdır.
Eğer diğer partililerden lider harici birini muhatap alacaksan… İşine yarayacağı için muhatap yap ve sen belirle…
Sen… Genel Başkan olduğun andan itibaren yalnız bir adamsın… Hem herkes dostundur hem herkes rakibindir… Güvenmek iyidir ama güvenmemek daha iyidir…
Hele de… Mevzubahis medya ise… Herkesle iyi ol ama kimseye güvenme… Herkesi dinle ama son tahlilde dön kendini dinle… Özellikle müzmin muhalif ve eski tüfek medyacıları muhatap alarak sakın pirim yaptırma…
Bırak yazsınlar… Konuşsunlar; Sağıra yat… Duyma. İsmet İnönü gibi yap…
İlkleri başarıyorsun… Dost görünümlü hasetler eteğinden çekiyorlar ve durmayacaklar… Hem de seni ve CHP’yi düşünüyormuş edasıyla… Gör bunları, fark et… Cevabını ver ama görmezden gelerek…

**************

DipNot
Bugün…
Kaşının altında gözün var kabilinden…
Tek suçu iktidar karşıtlığı olanları… Veya iktidarı kaybettirecek muhalif siyasileri yargılayan yargı mensuplarına iki manidar örnek:
Birincisi:
Ömer Altay Egesel… Menderes’i yargılayan savcı…
Artık emeklidir…
Bir seyyar satıcıdan limon almak ister…
Onu tanıyan seyyar satıcı şöyle der:
“Git buradan! Sana limon filan yok!..”
İkincisi:
Salim Başol… Menderes’e idam kararı veren hakim…
Hani, avukatlar yaşanan hukuksuzluğa tepki gösterince… “Ne yapalım sizi buraya getiren irade öyle istiyor!” diyen Yassıada hakimi…
Artık emeklidir…
Bir manava gider ve kavun ister…
Onu tanıyan manav “sana kavun-mavun yok” der.
Başol: “Tezgahta var işte…” deyince manav der ki:
“Ne o… Vermezsem beni de mi asacaksın!..”

Efendiler!..
Bakın… 65 sene geçmesine rağmen… Adaletsiz yargıçlara sergilenen tepkiler hala hafızalarda…
Unutulmuyor…
Emin olun… Devrin siyasi iradesi bile bir nebze unutuluyor… Ama hukuk adına hukuksuzluk yapan hukuk adamları asla unutulmuyor…
Bu sözlerimi de sakın unutmayın…

OGÜNhaber