Her kafadan bir ses çıkıyor…
Söven sövene… Kızan kızana… Konuşan konuşana…
Tam da iktidarın istediği bir kakafoni…
Eğer mahkeme “Mutlak Butlan” derse…
Ki, diyebilir…
Çözüm çok basit:
—Kılıçdaroğlu gelir ve der ki:
Yerel seçimlerde partiyi birinci yapmış ve son kurultayda delegelerin tamamının oyunu almış bir genel başkan var.
Hemen Olağanüstü Kurultay kararı alıyorum ve aday olmayacağım…
—Velev ki Kılıçdaroğlu böyle demedi… Ve tüm hırs ve hıncıyla partiye çöreklendi… Veya mahkeme direk kayyım atadı diyelim…
Muharrem İnce’nin Memleket Parti’si bir kongre yapar ve Özgür Özel’i genel başkanlığa getirip… “Durmak yok yola devam” denir…
Tutar mı?
Tabi ki tutar…
Ülkede… Bu kadar derin yoksulluk… Korkunç adaletsizlik… Ve ürkünç bir otoriteryen pratik varken…
Ve müthiş bir iktidar karşıtlığı oluşmuşsa…
Ahali için… Parti isminin veya iktidarı hangi partinin yıkıp yıkmayacağının ne önemi var ki…
Ahali için… Tek önemli şey iktidarın değişmesidir.
Polemiğe… Tedirginliğe… Ve konuyu gündemde tutmaya hiç gerek yok.
Açıkçası… Mahkemenin vereceği olumsuz bir kararın… Özgür Özel ve muhalefet için “antikırılganlık” bağlamında itici bir güce dönüşeceği… Ekstra bir motivasyon yaratacağı kanaatindeyim.
(Antikırılganlık: N. Nicolas Talep’in bir teoremidir.
Özetle; sadece zarar görmemek değil, zarardan güç kazanmak demektir.
Diğer bir ana teması ise şudur:
Hayatta bazı şeyler vardır ki, sadece dayanmakla kalmaz; belirsizlik/kaos/stres ve zorluklar karşısında gelişir ve güç kazanır. Antikırılganlık, belirsizliğe karşı kazanmanın bir yolu olarak değerlendirilir…)
Demem o ki;
19 Mart-İmamoğlu süreci… İktidar açısından nasıl beklenen sonucu vermediyse… Ve üstelik muhalefet için beklenmedik bir destek, aksiyon ve motivasyona dönüştüyse…
CHP/Kurultay konusunda… Mahkemenin vereceği olumsuz bir karar da; iktidar cenahının beklentisinin tersine… Muhalefeti/Özgür Özel’i daha da güçlendirecek/İktidar karşıtlığını tetikleyecek ve muhalefet blokunda iç ihtilafları azaltacak bir manivelaya dönüşecektir.
Tanrı, Kılıçdaroğlu’na sıfırladığı itibarını diriltmek için… Mahkeme eliyle galiba son bir bonus veriyor.
Eğer ki,
Butlan kararı çıkar… Ve parti Kılıçdaroğlu’na kalırsa;
Bırak bir günü… Bir saat bile geçirmeden… Çıkıp “partinin genel başkanı Özgür Özel’dir ve kanunun gösterdiği en kısa sürede Kurultay’a gidecek ve Özgür Özel’i yeniden genel başkan seçeceğiz” derse; hem müthiş bir sükse yapar ve hem de kendi kendine iade-i itibar olur.
Eğer ki,
Böyle yapmazsa;
Özgür Özel çıkar… Tıpkı yıllar önce/demokrasiyi önemserken Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne “Kopenhag Kriterlerini Ankara Kriterleri yapar ve yolumuza devam ederiz” dediği gibi;
“CHP olmazsa Memleket Partisi olur ve iktidar yürüyüşüne devam ederiz” der ve yürüyüş devam eder.
Üstelik,
Sağ-Muhafazakar seçmenin bilinçaltındaki CHP imajının bagajından da kurtularak…
Ve hatta… İktidar karşıtı kitleyi, daha bir konsolide ederek…
İddia ediyorum;
Kılıçdaroğlu CHP’nin başına kayyım olarak atansa… Özgür Özel ve arkadaşları Memleket Partisi adıyla yola devam dese…
Kılıçdaroğlu’nun CHP’si yüzde 1-2-3’ü geçemez… Ama Özgür Özel’in Memleket Partisi yüzde 40-45 bandına çıkar…
Özgür Özel daha bir liderleşir,
Kılıçdaroğlu ise kendi kendini daha bir rezil eder… Ve zilletiyle anılır…
(Artık Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamaları… “Kayyım gelse daha mı iyi! Partiyi kayyıma bırakmam vb. gibi” kayyımı gösterip kendine razı etme babında söylediği lakırtıları kaale bile almıyor… Eleştirmenin bile zaman kaybı olduğunu düşünüyorum!)
Kısaca ve özetle:
Şair Mehmet Akif İnan’dan mülhem bir uyarlamayla…
Özgür Özel şöyle demeli:
Her engel yeniden diriltir bizi
İktidar yoludur her bir mahkeme…
Doğ ey güneş erit taştan adamı
Ve kurut taşları diken elleri…