Hokkabazsınız

Eski çağlarda bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan büyülü bir söz vardır. Bilmeyenimiz yoktur sanırım…
Ne mi?
Tabi ki:
“ab ra ka dab ra”
sizde hatırladınız…
Sihirbazların sıkça kullandığı sözdür ve açıkçası hiçbir etkisi yoktur.
Sadece anı zenginleştirmek için kullanılır, sihirbaz gösterisini gerçekleştirir ve ardından da alkış gelir.
Amacı ise insanların anların iyi geçmesini sağlamak.

Birde abrakadabra demeden sihir yapanlarımız var ve bunlar siyasetçiler değil, şaka gibi değil mi?
Ama ruhumu aklımı rahatsız eden bir konu var ki değinmeden geçemem…

Uzun zamandan beridir sıkça dillendirdiğim bir sorun var.
Evet biz çok asil bir milletiz; lakin, ahlak problemimiz var diye.
Evet bizim büyük bir ahlak problemimiz var ve biz bunu görmezden gelmeye çalışıyoruz.

Din…
Bakmayın üç harfli olduğuna dünyada ki gelmiş geçmiş tüm savaşlara sebeptir. İnsanlar tarih boyunca hep dini inançlarına göre şekillenmiş ya da şekillendirilmiştir.
Bu din gerçeğini ben biliyorsam bugün dünyanın oyun kurucuları da pekâlâ biliyorlardır ki bunun üzerinde çalışıyorlar.

Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz.
Şimdi bu oyun kurucuların asıl savaşlarının tek hak din olan İslam ile olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerek de yok. Her şey aşikâr.
Büyük bir savaş halindeler ve Müslümanların yüzde doksan dokuzu bu siyonist çarkına hizmet ettiğinin farkında bile değil.
Durum böyle olunca İslamiyet’in en büyük kalesi olan aziz vatanımıza topla tüfekle bir zarar veremeyecekleri için onun temel taşı ailelerimizi hedef aldılar.

Yıllardır aile temelinin içini yıpratmaya çalışıyorlar ve ne yazık ki özellikle büyükşehirlerin belli bölümlerinde istedikleri sonuca ulaştılar.
Anadolu insanın evine ise cep telefonu, TV ve dizilerle giriyorlar.
Ve son zamanda İslamiyet’in yaşanmasını konu alan ama finalinde İslamiyet’e ve inanca zarar vermesi planlanmış çalışmalar çok filizlendi.  
Dikkat edelim; bizim dinimiz insanın anotomisine uygun, aklın ve mantığın kabul etmeyeceği hiçbir kanunun olmadığı, hak ve hukukun sahiplerine tam olarak teslim edildiği dindir.

Şu an ekranlarda olan bir dizide sözüm ona dini inançlarına uygun yaşayan bir ailenin hikayesi gösteriliyor.

Gösterilenleri kaleme alalım;
İş adamı ve zengin olan evin babası evliyken, metresinden çocuk yapıyor, metresi ölüyor ve diziden çıkıyor.
Evliliği devam ederken çalışanı ile ilişki yaşıyor. Sonra eşi ölüyor, çalışanı evin hanımı oluyor…

Allah belanızı versin…

Kur-an’ı Kerim bunlara taviz vermiyor…
Verilen mesaj nedir burada;
Zengin bir iş adamıysan eşinin rızası olmadan sokakta her türlü kadınla beraber olabilir ondan çocuk peydahlayabilirsin. Eğer maddi imkânın yerindeyse çalışanlarınla da birlikte olabilirsin.

Alçaksınız...

Bu adam çalışma ofisinde Kur-an’ı Kerim okurken defalarca gösteriliyor ki, bakın hem Kuran okunup, namaz kılınıp hem de bu davranışlar da uygundur diye.
Kur-an ve sünnete aykırı davranışlar dizide meşru gösteriliyor.
Aynı adam kızını evlendirirken görücü usulü evlendiriyor ama kızı şiddet görüyor. Burada ki muradı ne siyonistlerin; Anadolu’nun örf ve adeti, görücü usulünün uygun olmadığı.
Mesaj ne, bakın görücü usulü evlenirseniz dayak yersiniz şiddet görürsünüz…
Ama aynı kız daha sonra defalarca sözüm ona aşk evlilikleri yapıyor…
Bu adamın oğlu karısını aldatıyor, karısı başka bir adamla evleniyor, evlendiği adam üvey annesiyle ilişkiye giriyor, sonra tekrar ilk kocasına geri dönüyor…

Bunlar nasıl iğrençlikler…

Biz İslam dinine inanlar, kadınlarımızı başımızın tacı olarak görürüz.
Çünkü Allah onların ayaklarının altına Cenneti vermiştir.
Bu senaryoyu okuyup ta nasıl demezsiniz bu senaryoda kadınlar bir paçavra gibi, bir mendil gibi kullanılıyor diye…

Aklım almıyor…

Ben olsam üç kuruş için ne bedenimi, ne haysiyetimi ne de inancımı teşhir etmem…

Ey akıl ve iktidar sahipleri

İşte bu kadar çirkinlikleri dizi kisvesi altında Anadolunun asil, tertemiz duygulara sahip genç kadınlarına ve adamlarına mesaj olarak işlerseniz, ahlaksız bir toplumun oluşmasına müsaade etmiş olursunuz.

Bu nedenle Anadolu insanın öz kimliğinden ve değerlerinden uzaklaştıran,  yukarıda zikrettiğim dizi ve bunun türevleri olan projelerin durdurulması; tüm  bu zulmü insanımıza reva gören piyonlarına en ağır cezanın verilmesi gerekmektedir…

Dinimiz, kültürümüz, gelenek ve değerlerimiz öldürülüyor, toplum cinayeti işleniyor daha ne diyeyim.
RTÜK’ün acilen konuya el atmasını bekliyorum…
İçimin kanayan yarasını araya sıkıştırdım.

Şimdi gelelim asıl konumuza; abrakadabra demeden sihir yapanlara…
Ülkemizde yaşayan ve hayatını idame ettiren milyonlarca emekli ve asgari ücretliden bahsediyorum…
Demiştim ya yazımın başında şapkadan tavşan çıkartan bu sefer siyasetçiler değil, onlar bu defa konunun müsebbibi…
Bu defa başrol Anadolu’nun mert evlatları…
Nasıl yapıyorlar da ekmek, su, ulaşım, barınma, hayat ihtiyaçlarını karşılama konusunda başarılı oluyorlar…
Evet, evet asgari ücretliler ve emeklilerden bahsediyorum…
Rahmetli Mandrake bile bu kadar başarılı değildir.
Çarşı pazarın durumu içler acısı, insanımızın durumu çok acınası ve bu böyle gitmez…
Yeni anayasaya ile ilgili düşüncelerimi ileri de ki yazılarımda detaylıca ele alacağım ama;
Sayın siyasiler, acil olan yeni anayasa çalışmalarından önce emekli ve asgari ücretlinin derdini çözmek.
Yoksa kimseyi yeni anayasada kurtarmaz, siyaset de…
Önce aç karnımız bir doysun ki, akıl başta karar verelim der size seçmen.
Bunu da hatırlatmış olayım.


Kalın sağlıcakla…

OGÜNhaber