Gelmiş, geçmiş olsun...

Neşeli bir gün olacaktı.
Çocukların bayramı idi.
Ama öyle olmadı.
6,2 lik bir deprem ile sallandık.
Şiddetliydi, epeyce salladı, ardından gelenlerde salladı.
Hoş, biz alışığız, dahası iman sahibiyiz Elhamdülillah.
İnsanı ölümden eceli korur. Kaldı ki takdiri İlahi tecelli edecek ise, elden zaten bir şey gelmez.
Kendi adıma konuşuyorum tabii, son derece soğuk kanlı bekledim.
Elbette ki Kelime-i Şehadet getirdim, hepsi bu.

Geldi, geçti çok şükür.
Evet, korkan da olabilir, insanidir, ancak yapışan büyük bir hata, araçlara binerek trafik oluşturup, “kaçmak” tır.
Çünkü Allah muhafaza, yıkım olsaydı, kurtarma ekipleri nasıl ilerleyecekti?

Ama asıl mesele deprem sonrası başladı.
En aşağılık, seviyesiz, iğrenç şekli ile başladı.
Resmen deprem üzerinden siyaset yapıldı, yapılıyor.
Dahası ve en aşağılığı, birilerinin Depremi İmamoğlu’nun tutuklu olmasına bağlayacak kadar alçaldılar.

Ya siz ne yiyor, içiyorsunuz?
Yüz kızartıcı suçlar istinat edilen, belli ki İstanbul’u soyup soğana çeviren, ve dahi, kentsel dönüşüme ayrılması gereken bütçeyi bile, bir şekilde iç eden biri, tutuklandı diye mi deprem oldu?
Bunu iddia etmek için, tamamen ideolojik kör ve saplantılı olması lazım gelir insanın.
Sağlıklı bir düşünce değil bu.

Bir başka meczuplar, ki içlerinde Milletvekilleri de var, “Deprem oldu, Belediye Başkanı içerde!”  diye algı operasyonları çekmeye başladılar.

Yahu Allah Aşkına, sanki tutuklu olmasaydı, ne yapacaktı?
Hangi afette İstanbul’da idi?
Ya seyahatte, ta tatilde, ya da İngiliz Büyükelçi ile, Rakı/Balık sefası yapıyordu, ama asla İstanbul ile ilgilenmedi, değer vermedi İmamoğlu, umurunda bile olmadı.

Şimdi deprem üzerinden bile, İmamoğlu algısı yapmak, en hafif tabiriyle alçaklıktır.
Başımızda kimse yokmuş.
EvvelAllah, başımızda Devlet var ve tüm imkanlarını ilk andan itibaren de seferber etmiştir.

Bu ara Android tabanlı telefonların, depremin ilk anında uyarı vermesi, takdire şayandır.
Böyle bir hizmeti, hat operatörlerinden de beklerdik, ama...

Bir diğer iğrençlik, her fırsatta öne çıkan, o kanal senin, bu kanal benim gezen, deprem üfürükçüleri.

Yok, bu deprem o deprem değilmiş, yok çok şiddetlisi gelecekmiş...
Madem o kadar her şeyi biliyordunuz da, 11 ili yerle yeksan eden o felaketi nasıl öngöremediniz?
O kadar insanın hayatını neden kurtarmadınız?
Bırakın bu işleri kardeşim, yettiniz.
Milletin aklını çelmeye kimsenin hakkı yoktur.

Deprem bir Sünnetullahtır. Yani Allah’ın sünnetidir.

Kalkıp üfürükçülük yapmayın.
Hele bir de kendine kahinlik taslayanlar var ki, hepsi evlere şenlik.
Her şey olup bittikten sonra, ben demiştim, ben bilmiştim diye sosyal medyada ahkam kesmeleri insanı resmen çileden çıkartıyor.
Ayıptır, ayıp.
Kendinize gelin.
Allah milletimizi beterinden korusun, gelmiş, geçmiş olsun.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

OGÜNhaber