Dünya sanki Hitler’li 1939’ları yaşıyor

Alaska Zirvesi…
Bunu yapan iki kişi,
Biri eski KGB ajanı, diğeri Emlak Komisyoncusu…
Putin hedefine kilitli,
Trump’ın ise umurunda olan ne ki…
Trump sanki yaktırdığı orman sahalarına bakıp bakıp; “Ne güzel! Denize nazır muhteşem. Hayalini kurduğum şekil. Artık kim engel olabilir? Şuraya otel/şuraya marina/şuraya villakent muhteşem gider” demekte…
Dert-bela önce Ukrayna’nın sonra da Avrupa ülkelerinin sırtında…
Putin’in amacı Ukrayna’da işgal ettiği toprakları elinde tutmak/Rusya topraklarına katmak,
Trump’ın amacı, yatırım/para ve gövde gösterisi…
Daha birkaç gün öncesine kadar, “Putin beni hayal kırıklığına uğrattı/Artık Putin’le anlaşmamız zor” diyen ve bu bağlamda iki nükleer denizaltısını Rusya yakınlarında konuşlandıran Trump, Alaska zirvesi sonrası “Bugün önemli adımlar attığımıza inanıyorum. Başkan Putin'le harika bir ilişkimiz var.” diyebilecek kadar tutarlı(!)…
Peki, Alaska Zirvesinde gerçekte ne oldu?
Açıkçası Avrupa ve Ukrayna için bence sıfır elde var sıfır!
Hatta daha beteri…
Emlakçı Trump’ın istediklerini elde edebilmesi için Avrupa ve Ukrayna daha da önemli hale geldi ve sanki Rusya’nın talip olduğu imarlı arsa niteliğine büründü.
Öyle görünüyor ki;
Trump için ülke/vatan toprağı veya harita bütünlüğü diye bir şey yok. Sadece değerli veya değersiz arsalar/araziler var.
Durum tespiti yapalım:
Rusya, Ukrayna’nın işgal ettiği Donbas bölgesini istiyor.
Neden?
Çünkü bu bölge Ukrayna savunmasında en stratejik ve aynı zamanda zengin yeraltı kaynakları ve Ukrayna savunma Sanayi’nin üretim üssüne sahip bir bölge…
Donbas Bölgesinin Rusların eline geçmesi hem Ukrayna ve hem de Avrupa ülkeleri için sonun başlangıcıdır.
Niçin?
Çünkü Rusya bu bölgeyi alırsa, savaşın seyri tamamen değişir ve geri kalan Ukrayna topraklarının hiçbir anlamı kalmaz.
Avrupa açısından ise,
Rusya’nın bu bölgeyi alması demek; Almanya’ya/Fransa’ya 4-5 saatlik yakınlığa ulaşması,
Bu ise büyük bir güvenlik riski demektir.
Peki, tüm bunlar/Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin bu kaygıları Trump için önemli mi?
Asla değil…
Trump için ne Avrupa’nın endişesi ve ne de Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün bir önemi var.
Onun için varsa yoksa tüm dezavantajları kullanarak, ne ve neyi elde edip edemediğidir.
Zirve sonrası Zelenski’yi Amerika’ya çağırdı.
Belki basına açık olmayacak ama eminim ki yine tokatlayacak.
“Şu şu şu pazarlıkları yaptım. Şurayı verince şunları alıyorum. Sen de bunları kabul edeceksin” diyecek kesinlikle…
Zelenski ne kadar feryat ederse etsin/olmaz derse desin Trump’ın umurunda bile olmayacak.
Şunu da söylemeliyim ki;
Trump, Avrupa’nın mukavemeti veya Amerika derin devletinin/Ukraynacı ekiplerin ağırlığını koymasıyla istediklerini yapamayacak olursa, hiç gocunmadan “Putin beni aldattı/Ateşkese yanaşmıyor, sadece beni oyalıyor” demekten geri durmayacaktır.
Yani sadece Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD-Amerika ilişkileri değil, tüm küresel arena Trump’ın iki dudağının arasında.
Trump’ın iki dudağının arası ise çok rahat bir şekilde ak dediğine kara/kara dediğine gri/gri dediğine mavi diyebilecek esneklik ve ilkesizlikte…
Şimdi…
Kesinlikle bu süreçlerle bağlantısız olmadığını düşündüğüm önemli bir noktayı paylaşmak istiyorum:
Sırbistan’da yaşanan iç karışıklıklar…
Beş-altı milyon nüfuslu bu ülkede 8-9 ay önce başlayan sokak hareketleri durmadığı gibi gittikçe daha da tehlikeli bir boyut kazanıyor.
İktidardaki Vuçiç karşıtlarının, ülkenin ikinci büyük şehri Nova Sad’ta başlattıkları sokak hareketleri tüm ülkeye yayıldı.
Daha da kötüsü, Vuçiç yanlıları da sokağa çıkmaya başladı ve ara ara çatışmalar yaşanıyor.
Polis ve milli güçlerin müdahalesi daha da sertleşti ve 13 yıldır iktidarda olan Vuçiç inat ediyor/seçime gitmem diyor.
Emin olabilirsiniz ki Sırbistan’da yaşananlar spontane/doğal ve doğaçlama gösteriler değil.
Evet,
Gösterilerin olması için Vuçiç iktidarı, yoksulluk/yolsuzluk/ayrımcılık gibi her türlü malzemeyi veriyor ama yine de planlı bir el olmasa gösterilerin bu noktaya gelmesi mümkün değildi.
Sırbistan ve Sırplar deyip geçmeyin.
Hatırlayın;
Birinci Dünya Savaşı da, Avusturya-Macaristan Veliahtı’nın bir Sırplı aşırılıkçı tarafından Saraybosna’da öldürülmesi sorası başlamıştı.
Bence, Sırbistan’da bugün olanlar da, “Yeni dünya düzeni planının” bir parçası ve Avrupa’ya ayar çekmenin/gözdağı vermenin ve karışıklık korkusu salmanın bir argümanı…
Sonuç:
Küresel konjonktür/Güç ve Akıl Sahiplerinin Yeni Dünya Planı, Trump gibi birinin başkan olmasını gerektirdi.
Trump da gelir gelmez/dolu dizgin kendinden bekleneni yapıyor.
Hatta abartarak…
Daha önce de söyledim ve yine söylüyorum:
Trump’lı bir Amerika varken dünyanın hiçbir yeri güvenli değildir.
Çünkü Trump’ın hiçbir söz ve davranışı tutarlı ve güvenli değildir.
Üstelik,
Böylesi bir kompozisyonda Avrupa ülkelerinde ciddi bir devlet adamı kıtlığı yaşanması ve Avrupa’nın, bugünler için hiçbir hazırlığının olmaması güvensizliği daha da derinleştirmekte,
Ve başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyayı daha bir güvensizlik ve belirsizliğe sürüklemektedir.
Adama bakar mısınız;
Çok rahat bir şekilde “Ben yaptım oldu! Ben bu alemin kralıyım/Ben ne dersem o olur” diye, normalde kahvehane mavrası olan lafları rahat rahat edebiliyor.
Ve maalesef tüm dünya da, Amerika’nın bu emlak komisyoncusu başkanıyla hop oturuyor hop kalkıyor.
Sanki bir dejavu yaşanıyor.
Adeta başta Avrupa olmak üzere bütün dünya İkinci Dünya Savaşı öncesini/Hitler’li 1939’ları yaşıyor…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ş.Düdek
Ertan Karaman
Bulgurlu
Tuğberk
Seçil
Sefa Aydın