Gazze’de, kuzeyden güneye süpürme harekâtı ve göç başlıyor

Gazze’de, kuzeyden güneye süpürme harekâtı ve göç başlıyor

Netenyahu dedi ki:
“Hamas’ın elindeki rehineleri kurtarmak çok önemli. Ama İsrail’in güvenliği çok daha önemlidir.”
Aslına bakarsanız İsrail rehinelerin tamamını kurtarmayı hiç istemedi. Kamuoyunu teskin için birkaç takas yaptı ama sonrasında işe su koydu veya Hamas’ın takası durdurması işine geldi.
Çünkü
Amaç ve hedef hep farklı idi.
Kaldı ki, en baştan beri de niyet zaten buydu…
Neydi?
Gazze’yi tamamıyla kontrol altına almak…
Ve geçen gün yapılan kabine toplantısı sonrası şu açıklama her şeyi anlatıyordu:
“Gazze’nin tamamını işgal etmek ve uzun vadeli kontrol altında tutmak…
Bunun için ise,
Kuzeyden süpürme harekatı başlatıp; Gazze’lileri güney noktasına sıkıştırmak…
Süpürme derken de sadece askeri bağlamda değil; fiili ve fiziki olarak da dümdüz etmek…
Yani yıkılmayanı yıkmak/enkazı kaldırmak ve düz bir araziye dönüştürmek…
Bu ne demek?
Tehcir/Göç başlıyor demektir…
Zaten başından beri plan hep buydu…
1980’den beri sabırla beklediler/nakış nakış işlediler/yıllar boyu zemin oluşturdular ve Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla birlikte de işin startını verdiler.

Dikkat edin; İran’ın da dişleri söküldükten sonra bölge ülkeleri bağlamında İsrail’in Filistinlilere dönük planına karşı çıkan/çıkabilen ülke kaldı mı?
(Bana sorarsanız, zaten İran’ın İsrail ve ABD düşmanlığına ben hiç inanmadım ve Farsî bir sinsilikten öte bir şey olmadığını hep söyledim. Hala da o noktadayım.)
Arabistan’dan Katar’a, Suriye’den İran’a, Lübnan’dan Ürdün’e, Mısır’dan Kuveyt’e kadar esaslı bir itirazın yükseldiğini hiç işittiniz mi…
Maalesef Türkiye hariç hayır…

Amerika bu işin neresinde?
Hem içinde hem dışında hem destekçi hem nötr, hem her yerinde, hem hiçbir yerinde…
Ama şu var ki; olup biten her şey Amerika’nın izni ve bilgisinde…
Öyle görünüyor ki,
Senenin sonunda, önce gönüllülerden başlayarak ilk Filistinli göç kafilesi belirlenen ülkelere hareket edecek.

Amerika ve Trump
Macera devam ediyor…
Geçen gün Kanada’nın yeni başbakanı Oval ofiste misafirdi.
Görüntü, tıpkı Ukrayna Başkanı Zelensky’nin konuk edilmesindeki gibiydi.
Sanki Baba filminden bir enstantane…
Baba baş köşede/iki oğlu ve danışmanı yanında.
Önce oğullar ve danışman konuğu şamar oğlanına çeviriyor ve son tahlilde Baba hükmü kesiyor.
Gözünüzün önüne getirin lütfen:
Trump ortada ve iki elinin parmak uçlarını  birbirine dayamış; son cümleyi söylemeyi bekler vaziyette.  Konuk başbakan sağında tek başına. Solunda ise kamikaze başkan yardımcısı Vance ve fantastik Dışişleri Bakanı Rubio…
Hem de canlı yayında, akıl alır gibi değil.
Trump diyor ki:
—Bize bağlansanız ne güzel olacaktı.
Kanada başbakanı ise “Kanada asla satılık değildir” diyor.
Trump’ın cevabı çok manidar:
—Never say never/Asla asla deme…
Film repliği gibi…
Adeta “senden önce Ukrayna başkanı da diklenmişti. Ama öyle bir ayar verdik ki kuzu kuzu gelip yeraltı kaynaklarını bana teslim ettiğini bütün dünya gördü. Sen de ona göre ayağını denk al!” dercesine…

Arkadaşlar!
Absürtlükler/Olağandışılıklar/Kuralsızlıklar devri ve dünyasını yaşıyoruz/yaşatılıyoruz.
Normal ve tesadüfi bir şey yok artık.
Her anormallik bir bilinç ve plan dahilinde oluyor.
Emin olun Trump’ın saçmalama veya hezeyan şeklinde algılanan söylem ve eylemleri de o planın kritik kırılma noktalarından birisi.
Adama bakar mısınız;
—Hindistan-Pakistan arasında geçen gün yaşanan çatışmalar için “zaten sürekli didişiyorlardı. Umarım kısa zamanda işlerini bitirirler” gibi bir cümle kurabiliyor.
Aslında öyle ince ve sinsi bir cümle ki…
Çünkü savaşın kazananı olmayacak; son kertede iki taraf da zayıflayacak ve Amerika’nın kucağına düşecek. Yani amaç başka…
—Aylardır Amerikan uçakları Yemen’i/Husileri bombalıyor,
Trump bir sabah kalkıyor ve “Yemen’de Husilerle anlaştık. Adamların iyi niyetini gördüm” deyip; kaynak nedir diyenlere de “Çok güvenilir bir kaynak” diye dalga geçer gibi konuşabiliyor… Yani zaten amaç başkaymış…
—Ukrayna’nın madenlerine çöktükten sonra övgüler dizdiği Putin’e “anlaşıyorsan anlaş; artık sabrımı tüketiyorsun” diyecek kadar değişebiliyor.

Sonuç:
Güç ve Akıl sahipleri artık algı operasyonu filan yapmanın ötesine geçip; direk operasyon yapmaya başladılar.
Yıllardır devletler ve yöneticileriyle ilgili biriktirdikleri zaaf arşivlerini sahaya sürmenin ötesine geçip; çatışma/savaştırma ve kaos evresini de başlattılar.
Eksikler ve zaaflar üzerinden sonuç alamadıklarına ise aleni tehdit dilini ve yaptırımları kullanmaya başladılar.

Neye veya hangi hukuka dayanarak?
Zurnanın zırt noktası da bu işte… Tam tersi; kuralsızlık ve hukuksuzluğu hakim kılarak… Demokrasi denen mefhumun aslında bir illüzyon olduğunu göstererek…
Müesses olan her şeyi yıpratarak/değersiz ve önemsizleştirerek…

Bundan amaç ne?
Eğer yeni bir şey tesis edeceksen eskisini iyice eskitecek veya tiksinç hale getireceksin ki ancak o zaman herkes yeni bir şeyin ihtiyaçlığına iyice hazır hale gelebilsin.
Şuanda da o birilerinin yaptığı aynen bu…
Üstelik daha bunlar da ne ki… Cumhurbaşkanımızın tabiriyle; Güç ve Akıl Sahiplerinin yeni dünya düzeninde, turpun büyüğü hala heybede…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet