Yaşanan yeni ve radikal gelişmeler çerçevesinde Ankara kulisleri de hareketlenmeye başladı.
Medyaya da yansır şekilde kabine değişikliği konuşulur oldu.
Bu ve benzeri söylemleri ben de duyuyorum/sorular alıyorum ve yaptığım muhabbetlerde konu olduğuna şahit oluyorum.
Açıkçası ben de Haziran’la birlikte bir değişiklik silsilesi bekliyorum.
Bakanlar Kurulu’ndan başlamak üzere, pek çok kritik bürokratik noktaların değişeceği kanaatindeyim.
Gözlemlerim, duyumlarım ve istişarelerime göre dört veya beş bakan dışında hemen her bakanın değişmesi çok muhtemel…
Dışişleri/Maliye ve Ekonomi/Sağlık/Çevre ve Şehircilik Bakanı yerlerinde kalacak gibi…
Çünkü yeni dönemde ve iktidarın yeni politikalarında bu dört bakanlık lokomotif olacak gibi görünüyor.
Değişikliklerin yeni politikalar çerçevesinde bu dört bakanlıkla daha uyumlu bir strateji içinde olması hedeflenecek…
Bu dört bakanlığın hatta buna Adalet Bakanlığını da ilave edebiliriz; kısa vadeli gündem ve güncel politik gidişatın belirleyicisi olacağı düşüncesindeyim.

Bu yüzden:
Adalet Bakanı’nın da değişmeme ihtimalini yüksek görüyorum.
Çünkü:
Mevcut Adalet Bakanı’nın, sakin ve soğukkanlı yapısı ve medyaya malzeme vermeyen yaklaşımı nedeniyle yargısal konuların sıklıkla gündem olduğu bugünlerde olumlu bir sınav verdiği kanaatindeyim.
Her ne kadar kamuoyuna pek yansımıyor olsa da yargısal karar süreçlerinde daha objektif bir yapı oluşturmaya çalışması oldukça kıymetlidir.

“Değişiklik silsilesi” dediğim diğer pozisyonlara gelince; iki ana konu değişikliklerin hem rengini belirleyecek hem de ana çerçevesini oluşturacaktır.
 “Terörsüz Türkiye Projesi ve 19 Mart’la başlayan yargısal süreçler”

Bu bağlamda:
Radikal/umulmadık ve oldukça fazla sayıdaki bürokratik görevlerin değişeceğini düşünüyorum.
Bazı ekonomik birimler/Yerel yönetimlerle alakalı koltuklar/Kimi kritik yargı noktaları ve güvenlik bürokrasisine dair pek çok pozisyonda önemli değişiklikler olması kuvvetle muhtemeldir.
Sadece bu kadar da değil; pek çok kanun ve yönetmelikte beklenmedik ve köklü değişiklikler yapılacak ve belki de yeni kurum veya bazı kurumlarda yeni birimler tesisi ve lağvedilmesi söz konusu olacaktır.
Yani önümüzdeki 3-4-5 ayda Meclis oldukça yoğun çalışacak demektir…

Sonuç:
Ekim-Kasım’la birlikte yenilenmiş bir kabine/yenilenmiş bir bürokrasi ve revize edilmiş yeni politikalarla daha dinç ve dinamik bir iktidar yapısı göreceğimiz kanaatindeyim.

Sayın Erdoğan’ın genel yaklaşımı böyledir. Münferit değişiklik yapmayı ve değişiklik konusunda aceleyi sevmez.
Herkesin eteğindeki taşları dökmesini bekler. Kim dost kim düşman kim ortayolcu; hepsini görmek ister ve zamanı geldiğini düşündüğü anda da harekete geçer.

Buradan hareketle şunu demek abartı olmayacaktır:
Türkiye 2026’ya farklı bir perspektifle girecektir.
Yeni bir iktidar değil ama kendini yenilemiş bir iktidar profili göreceğiz.

Bu ne demek?
Rehavete neşter vurulmuş/devlet dinamikleri daha etkin hale getirilmiş/ayrık otları temizlenmiş/devlet, iktidar ve ittifak içi ihtilaf dedikoduları minimize edilmiş/söylem ve eylem tutarlılığı maksimize hale gelmiş yepyeni bir iktidar profili…




Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.