Yaş 66… Bundan sonrası Rabbimizden hayırlısı…

Yaş 66… Bundan sonrası Rabbimizden hayırlısı…

10 Ağustos…
Yine bir kavşak/yine bir viraj…
Rabbimiz nasip etti,
Bu defa da aldık virajı ve girdik 66. Yaş yoluna…
Bir sonraki kavşak/Bir sonraki viraj… Henüz Ya Nasip!

Tam 65 yıl…
Şair’in deyimiyle;
Saatim hep işledi…
Ben ise kah tökezledim/kah hızlandım/kah yavaşladım.
Bazen kendimi, bazen yaşamı, bazen her şeyi ve herkesi sorguladım.
Bazen çok anlamlandırdım,
Bazense hiçbir anlama ulaşamadım…
Bazen herkesi suçladım,
Bazense sadece kendimi…
Ama bir gerçeğim oldu hep;
Her yeni yıl bir önceki yılıma eleştirile baktım.
Her yeni yaş, bazen başıma bir taş oldu bazense hayatla yeni bir savaş…
Ama eksilmeyen tek şey;
Hep telaş hep telaş…

Bazılarımız gibi yaş aldım diye geçiştirmiyorum artık…
“Yaşlandım” demekte gocunmuyorum…

Artık Özdemir Asaf gibi;
“Yaşadıklarımdan Öğrendiklerim” diyebiliyor,
Neleri pas geçtiğimi, öğrendiklerimi veya neleri görmek istemediğimi çok iyi fark edebiliyorum artık…
Belki fıtratım gereği, belki şartların getirisi,
Az zamanda çok şey yaşadım.
Bazen fevri oldum, bazense çok sabırlı…
Bazen her ikisinden de çok çektim ama her defasında ne ettimse kendime ettim.

Fakat bir gerçek vardı hep;
Ölene kadar yaşamak zorunda olduğumuz bir hayat macerası gerçeği…
Çok geriye gitmeyeceğim,
Çünkü anlatmakla bitmez; yaşanmışlık ve yaşanmamışlıklarım…
40’larımda geçmişimi,
50’lerimle birlikte, geleceğimi düşünür oldum.
60’ıma girerken,
Garip ama ferahladım,
Rahatladım,
Sakince bakar oldum.
Ahirete irtihal edenleri, kaybettiklerimi, giden sevdiklerimi düşünmeye,
Hayatı artık gün-gün yaşamaya başladım.

Galiba ben de Nazım Hikmet’in dediği gibiyim:
“Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık.
Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten;
Bir söz,
Bir konu,
Bir el işareti…


Kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti,
Hatıralardan şikayetçi değilim.
Hiçbir şeyden şikayetim yok zaten;
Yüreğimin durup dinlenmeden kocaman bir diş gibi ağrımasından bile…
Artık söz sarhoş edemiyor beni;
Ne başkasının ki, nede kendiminki…”


Söz, söylem ve kullandığım genel-geçer kavramlar da değişti galiba…
Daha çok “Allah ömür verirse/Ölmezsek inşallah…” demeye başladım sanki…
Sanki ölüm temalı söylemler daha ilgimi çekmeye başladı…
Sanki kanıksıyorum azalan yaşamı,
“Seneye çıkarsak inşallah” yaklaşımını…
Doğum günüme kavuşmak,
Sanki daha bir kıymetlendi;
60’tan sonraki her yılım, 40’tan önceki birkaç yılımla bedellendi sanki…

Böyledir işte,
Azaldıkça fark ediyor insan; azalan şeyin kıymetini…
Bırakın ertesi yılı;
Yarına çıkabilmenin, yeni günün güneşine bakabilmenin ve “Çok şükür! Bugün de sabahı gördük” diyebilmenin değerini…

Ne garip değil mi;
Kaybetmeden veya kaybetmeye ramak kalana kadar anlayamamak varlığın kıymetini…
Ama insan denen varlık böyledir,
Hepimiz böyleyizdir;
İlla kaybetmeye başlamalıyız ki anlayabilelim kıymetli olanın neler olduğunu..
45-50 yaşlarımda,
20’likteki yaşlardaki kardeşlerimi görünce;
Olamayacağımı bile bile “şimdiki aklımla keşke sizin yaşınızda olabilsem” derdim.
Halbuki o anki aklımın mimarı yaşım ve yaşadıklarımdı.
Yaş almadan yaşanmaz,
Yaşanmadan bilinmezdi.
İnsan, ancak yaşanarak alınan yaşla akıllanır, aklı başına gelebilirdi…
Ama…
60’a girerken bunu da bıraktım.
Yaşı 20’lerde, enerjisi zirvede ve dünyayı değiştirme davasında olanlara bakıp bakıp;
“Umarım benden daha önce akletmeye yönelirler” diye iç geçiriyorum.

Gerçekten öğreniyor insan yaşadıkça…
Ama gerçekte yaşarsa...
Çay ikram edilmeyecek olana kahve ikram edip; karşısındakinin atacağı kazığı yememeyi öğreniyor,
Sazan gibi atlamamayı öğreniyor,
Jest yapmanın bir kıyak olduğunu… Jesti sürekli yaparsan üzerine bir vazife gibi yapıştığını… Ve bir kere yapmayınca da senden kötüsünün olmadığını öğreniyor…
Lisan-ı münasiple “hayır” demenin, “evet” demek kadar normal/makul ve isabetli olduğunu öğreniyor,
Verip kötü olmaktansa vermeyip kötü olmanın daha efdal olduğunu öğreniyor…
Yerinde konuşmanın,
Bazen susmanın,
Bazen dinlemenin,
Bazense ortamdan uzaklaşmanın faziletini çok iyi öğreniyor.

“Peki sen, öğrendiklerinin ne kadarını yapabiliyorsun” diye sorarsanız;
Sadece şunu diyebilirim:
“Bilmiyorum,
Ama unutmayın ben de bir insanım,
Ve pek çok insan gibi,
Yaşadığı onca şeye, yediği onca kazığa, maruz kaldığı onca hayal kırıklığına rağmen öğrendiklerimin tatbikatında pek de başarılı olduğum söylenemez…
Benim de doğam böyle,
Ve herkes doğasının gereği gibi davranır…”
Kaldı ki,
Hayatın fıtratı böyle,
Böyle olmasaydık zaten, insan değil belki de melek olurduk.
Belki de bir çınar,
Belki bir kedi,
Yaradan ne uygun görürse…
Artık olan oldu,
Hata ve sevaplarımızla, yanlış ve doğrularımızla, iyi ve kötü yaptıklarımızla insanız.
Ve kendim de dahil;
Hiçbir insan mükemmel değildir ve olamaz!
Neyse
Uzattım yazıyı…
Ne bileyim…
Doğum günü/66 yaş ve buna bağlı torun-torba derken;
Duygulandım galiba ve dilim çözüldü…

Rabbimizden niyazım;
Herkese… Hepimize yaşını yaşayabilen ve Rabbimiz ömür verdikçe sağlık, selamet ve huzurla yaşanabilen bir hayat nasip etsin…


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Ertan Karaman
    Sevgili çok kıymetli abiciğim yaşanmışlıklarınızla ilgili içli duygularınıza karşı ne yazsak ne söylesek mukabele etmiş olamayız ; ancak Kendi menfaatıni hiç öncelemeyen ismini bile hatırlamadığı hatta hiç görmediği bir çok insanın hayatına dokunmuş ,gençlerin idolü olmuş, kendisi için asla ! talep eden isteyen değil tam aksine başkalarının başarı ve mutluluğu için hep veren el olmuş , asaletine ve kendine yakışanı yapmayı kendine düstur edinmiş bir çok insanın dualarında olan bir şahsiyeti tanımaktan dolayı ne kadar şanslı olduğumu ifade etmek isterim . Tanıyan herkes bilirki !! ,kalitenin , zerafetin ,Nezaketin, Beyefendiliğin ,Entellektüelliğin ve bir çok güzel özelliklerin muhteşem bir şekilde harmanlandığı adam gibi adam , koca çınarın adıdır Cengiz Aygün. Sizin gibi bu dünyaya hoş sada bırakmış bırakmayada devam edeceğinden emin olduğum kıymetlim saygıdeğer ağabeyime yüce Allah’tan sağlıkla daha nice mutlu yıllar diliyorum. İyiki sizin gibi bir değeri tanımışım ,iyiki varsınız. En kalb-i selam ve hürmetlerimi sunarım.
  • Adnan
    Sağlık ve afiyetle geçsin bundan sonra yaşanacak günlerimiz tebrik ederim harika bir yazı yazmışsın
  • Onur
    Başkanım yaş sadece plaka numarası... sizin yaşınızı Google bile bulamaz. 33 yapsak da sizin ruh haliniz hep 18 başkanım
  • Ömer T.
    Nice hayırlı yaşlara Sağlık ve afiyetle sevgili abim
  • Hakan M.
    Çok güzel yazı başkanım gerçekten yaş ilerledikçe zaman çok hızlı geçiyor artık rahat bakıyoruz her şeye çok fazla koşmuyorum kendi adıma asgari standartlarımı yakalamaya çalışıyorum geri kalan ile imkanlarım dahilinde güzel anılar biriktirmeye çalışıyorum Kaleminize sağlık nice güzel yıllar sağlığınıza duacıyız başkanım
  • Ali Ak
    Rabbim sağlık sıhhat ve huzur versin Çok güzel anlamlı aynı zamanda düşündürücü
  • Zafer A.
    Mutlu yıllar. Rabbim sağlık sıhhat be huzur versin. Güzel bir yazı
  • Erhan A.
    Nice yaşlara Sağlık ve mutluluk içinde sevdiklerinle beraber nice yaşlara
  • Arzu
    Harika bir yazı olmuş tebrikler...
  • Hasan P.
    Nice yaslara sihhatle huzurlu mutlulukla insallah
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet