Bahçeli ne dedi? Ne demedi? Neyi derken neyi demek istemedi? Kime neyi neden söylemedi?

Bahçeli ne dedi? Ne demedi? Neyi derken neyi demek istemedi? Kime neyi neden söylemedi?

(Bu yazı, “Bahçeli’yi Anlama Klavuz’undan” yardım alınarak yazılmıştır.)

Çok fazla ilginç gelişmeler var…
Ve olmaya da devam ediyor.
Hatta artarak…
Ama,
Dört olay var ki; oldukça garip ve ilginç…
İlk İkisi:
Rezan Epözdemir…
Medyatik ve elit davaların avukatı.
Şu anda tutuklu…
Selahattin Yılmaz…
Mafyatik eğilimli birisi olduğu söyleniyor.
Ülkücü ve MHP’li…
Bahçeli’nin, “ülküdaşım/dava arkadaşım” demesine rağmen tutuklandı…

Haklarındaki iddialar;
Oldukça önemli, ciddi ve tehlikeli…
Ama…
Daha önemlisi…
Eğer bu ikili… 
Gerçekte isnat edilen suçlarla ilgili mücadele amacıyla tutuklandılarsa… Onlara gelene kadar; onlarca kişinin tutuklanmış olması gerekirdi.
Ama…
Öyle bir şey yok… Sadece onlar tutuklu…
Tam bu noktada,
İnsan, “Neden sadece bu ikili?.. Veya “yoksa bir hesaplaşma/bir bilek güreşi mi yaşanıyor?” diye sormaktan kendini alamıyor…

Şu da aklıma gelmiyor değil:
Acaba,
Biri çok meşhur ve medyatikti; o yüzden tutukladı,
Diğeri ise sessiz ve derindendi; “namı yürüsün/marka değeri artsın” diye mi tutukladı?
Ama,
Bu kadar girift bağlantıları olan… Çıplak gözle bakıca, olabildiğine birbiriyle alakasız iki kişiyi, “tutuklanma” noktasında alakalı kılan neydi?
Acaba bu ikili,
Oynanan satrançta… Kimin kalesini veya kimin şahını korumak için feda edilen fillerdi?
Acaba,
Önümüzdeki günlerde…
Piyonlar da bittikten sonra… 
Sırada; diğer filler, atlar ve hatta vezirler mi var?

Öteki iki olay:
—Özgür Özel’e yumruk atılması,
—Meclis’in önünde “Beyaz Toros” yakılması…
Yetkililerden gelen açıklama mealen şöyle:
“Meczuptur meczup…
Bir meczup bir meczuba; …bre meczup, gel beraber sırayla meczupluk yapalım demiş…”

Meczup ne demek?
Aklını kaybetmiş, deli, divane…
Böyleyken;
Bu iki deli,
Kıvrak bir zeka, ince bir hesaplama ve müthiş bir zamanlama gerektiren bu iki olayı nasıl yaptılar?
Meczubu bu kadar akıllı olan bir ülkenin, meczup olmayanı acaba nasıldır ki?..

Sadece Türkiye’de değil; tüm dünyada…
Her şey… Her geçen gün daha da ilginçleşiyor…
Daha başkan olmadan, Trump’ın kulağına kurşundan küpe takılıyor,
Bir meczubun işi…
Ankara-Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na yumruklu saldırı,
Bir meczubun işi…
Turgut Özal’ın parmağına kurşun dökülüyor,
Bir meczubun işi…
31 Mart Vakası oluyor,
Bir meczubun işi…
Avusturya-Macaristan Veliahtı öldürülüyor; Birinci Dünya Savaşı başlıyor,
Bir meczubun işi…
Vallahi…
Bu meczupların feraset ve basiretine, akıl ve zekalarına çok saygı duyasım geldi.
Çığır açıcı… Yaratıcı… Sonlandırıcı ve başlatıcı…
Tam bir devrimci-reformist zeka…
Acaba diyorum,
Sultan Mehmet,
Devr-i devranında…
“Şahî toplar yapıp İstanbul’u fethedeceğim! Ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni!” dediğinde…
Devrin gizli muktediri Çandarlı Halil Paşa; onun için de “meczup” yakıştırması yapmış mıdır ki?

Neyse,
Sadede gelirsek:
Olanlar hafife alınıyor ve meczuplukla açıklanıyor ise… Kesin hafife alınmayacak ve meczubane denilmeyecek şeyler oluyordur.
Evet,
Ortada bir oyun var ama asıl önemlisi; oyunu kim, kime ve nasıl oynuyor?
“Sakın kader deme!
Kaderin üstünde bir kader vardır”
misali;
Burada da,
“Sakın sadece bir oyun deme,
Oyun içinde oyun… Akıl üstünde akıl var”
mı demeliyiz yoksa?
Ve üstelik;
Dünlerde… Oyun kurucu olarak bildiğimiz aktörlerin neredeyse tamamı bugün sadece figüran…
Ne hikmetse,
Meczuplar bile daha popüler… Daha aktif rollerdeler…

********


Bahçeli ve Vazo
“Hiç kimse Cumhur İttifakı’nın arasına nifak tohumu saçamayacak, buna tevessül ve teşebbüs etse bile sonuç alamayacaktır.
Cumhur İttifakı camdan vazo değil ki çatlasın, zarar görsün!”

Aynen katılıyorum…
Sayın Bahçeli kesinlikle haklı…
Neden?
Bazı dillerde bazı kelimeler vardır;
“Okunduğu gibi yazılır veya yazıldığı gibi okunur”.
Bazı kelimeler ise heceleme veya harfleme gerektirir.
“Spell it/Hecele” denir…
Tıpkı bunun gibi
Bahçeli’nin de… Söz, söylem ve cümleleri muhkem (manası açık) değildir; müteşabihtir (çeşitli anlamlı)…
Bu yüzden,
Zahire göre hüküm, münderecattan sarf-ı nazardır.
Bu tespitten hareketle;
Bahçeli’nin sözlerine, sergüzeşt-i hayat, siyasal siyak ve sibakı çerçevesinde bakarsak; şöyle bir tefsirleme yapabilir,
Aslında şöyle demek istedi diyebiliriz:
“Cumhur İttifakı yıkılacaksa ben yıkarım.
Kaldı ki,
Bir planım var ve atraksiyonlarınızla oyunbozanlık etmeyin.
Gerçi,
Etseniz de; hiçbir sonuç alamazsınız.
Cumhur ittifakını tanımlayacak olursak; camdan bir vazodur.
Ammaaa…
Çatlatacağınızı veya zarar vereceğinizi sanıyorsanız beyhudedir.
Çünkü,
Yapan bilir, bilen konuşur muvacehesinde;
O vazoyu yapıştıran ve yapan benim.  Etrafa zarar vermeden ancak ben çatlatırım ve sadece ben kırabilirim.
Bu da böyle biline…”

Doğrusunu isterseniz
Ben böyle anladım…
Yanlışlayabilir, yanlışsın da diyebilirsiniz…
Ama o zaman,
Lütfen ne anladığınızı veya hangi anlamı çıkartmadığınızı, buyurun, siz de söyleyin… Aydınlanalım…

Günün Sözü
Bir şeyler olurken; “olanlar önemsiz şeylerdir” deniyorsa; kesin önemli bir şeyler oluyor demektir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet