Çubuk-hıyar-turşu ve heykel

Ankara’nın Çubuk Belediyesi…
Hıyar Heykeli yaptırmış.
Turşusuyla meşhur ya…
Ama nedense,
Ve hangi hikmete binaen ise;
Hıyar... Sanki fazlaca abartılmış…
Hıyarın en büyüğü bizdedir dercesine…
Rivayetler muhtelif…
Körlerin fil tarifi gibi;
Kimine göre 3,
Kimine göre 5,
Kimine göreyse 7 metre…
Tıpkı enflasyon ölçümünde TÜİK-İTO-ENAG farkı gibi…
Bakmakla görmek gerçekten farklı imiş…
Daha ilginci ise,
Bilirsiniz; hıyar turşu olurken kavanoz önemlidir,
Muamele çekilen hıyar; kavanoza girer ve macerası biter.
Ama bu heykelde,
Kavanoz, hıyarın yarısı kadar bile değil…
Acaba neden?
Bir sürü hıyarın girdiği kavanozun küçüklüğü, hıyarınsa azamet arz etmesi manidar değil mi?
Heykeltıraş…
Acaba…
Ne düşünmüş de böyle bir oranlama yapmış olabilir ki?
Çubuk Belediyesi’nin hıyarını görünce,
Gayrı ihtiyari,
Aklıma, “Entelköy Efeköy’e Karşı” filmindeki “Heykel Sahnesi” geldi.
Acaba dedim,
Çubuk pazarına hıyar ve turşu getiren Çubuk köylüleri…
İlçe girişine dikilen kocaman hıyarı görünce;
Aralarında şöyle bir diyalog geçmiş olabilir mi?
—Aboo…
Tövbeler olsun Yarabbi!
Maşallah maşallah… Bu ne lan böyle, öküz doyuran gibi…
—Vallaha öyle!
Yedi düvele yeter lan bu…
—Tövbeler olsun…
Yüz bin kere tövbe, milyon kere tövbe…
İnsan korkar arkadaş!..
Bu hıyarı nerde büyütmüşler lan böle…
Orada bulunan muhtar:
—Arkadaş!
Seçimlerde bir avuç tuz alıp oy vermeye koştuğumuz Belediye Meclis Üyelerimiz kusura bakmasın emme...
Ne oran var ne orantı…
Kavanoz iki metre yok, hıyar beş metre…
Geçmişini severim böyle heykelin…
Bir de siyasetçi olacaklar da ilçemizi tanıtacaklar… Giydikleri takım elbiseden, bindikleri TOGG’dan utansınlar be!..
—Düşman gözüne, düşman gözüne…
—Hangi bahçede yetişmiş lan bu… Adamı sakat eder bu valla…
—Len…
Bak hele, bak… Bir de gaş-göz koymuşlar, ağız-dil yapmışlar.
Dili olsa da konuşsa, ne der ki acep?
—Vallaha ben gorktum bundan,
Gözünü dikmiş; hangimizin kavanozuna bakıyo len bu…
—Yaho Muhtar!
Bu hıyar, aynı guşları govmak için dikilen bostan korkuluğu gibi…
Üstelik,
Bizim gasabanın adı Çubuk, hıyarımız ince emme bu çok kalın değil mi ya…
Dinime-imanına bundan gorkulur!
Allah, kavanozumuzdan ırak etsin bunu…
Gasabaya daha turis-muris de gelmez.
Gelse bile, girişte bu hıyarı görünce; gözü korkar, vallaha da billaha da geri gaçar…
—Deli deli konuşma len…
Böyüklerimizden daha mı eyi bilcen sen…
Herkes kendinde olanı diker…
Demem o ki;
Onlar, senin-benim gibi cahil-cühela değil; okumuş çocuklar…
Demek ki hıyarı da okumuşlar; gosgocaman etmişler…
Senin hıyarın güccücük diye ne kıskanıyon be…
—Ne kıskanması arkadaş!
Boş boş gonuşma…
Bu hıyar, beni derin düşüncelere saldı.
Şimdi söle bakem;
Hıyarı bu kadar olanın; bir düşün, kavanozu ne kadar olmalıdır…
—Aman be ya…
Sen kendi hıyarına bak, onu düşün…
Belediyenin hıyarı, derdi sana mı kaldı…
Üstelik,
Rahmetli dedem derdi ki:
Hıyarı güccük olanın heykeli böyük olur…
—Belediyeye bok atmayı kesin ulen…
Bu hıyar sayesinde…
Avrupa bizi gısganacak… Hıyarımızdan gorkacak!
Onlar gonuşur, Ak parti belediyeciliği yapar…
—Valla doğru söylüyon len…
Aynen öyle,
Hamdolsun…
Ekonomimizi küçülttük emme hıyar heykelini büyük yaptık; ne gözel işte…
Siz daha durun,
Yakında,
Uzun menzilli hıyar füzeleri bile yaparız evelallah…
İşte o zaman,
Kavanozunu kapan batılı ülkeler, kapımızda kuyruğa girer….
—Ulen!
Uyan uykudan ey gafil!
Hiç duymadın mı sen?
Damad-ı Şehriyari yaptı bile…
Düvel-i Muazzama, hıyar füzelerimizi gıpta ediyor; senin haberin bile yok.
Bir Sabah bir Akşam okusaydın… Hürriyet’e kavuşup; Selvi’nin gölgesine varsaydın… RTÜK’le uykuya dalıp TRT’mizle uyansaydın; sen de, haberdar olurdun A Haber’sizim!
Bir duyum aldım,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın;
Ukrayna’dan gelecek bir heyet, hıyarlarımızı pardon hıyar füzelerimizi test etcekmiş…
—N’oldu len!
Ukrayna deyince… Heyet gelecek, test edecek deyince… Neden kikirdemeye başladın öyle…
Bir anda Hıyar Ağa’sı pozuna bürünüverdin…
Heyecanlandın mı yoksa len…
Seni gidi seni…
Artık hıyarla yatar hıyarla kalkar; füzem hıyar diyene bir avuç tuz alıp koşarsın…
Ama nafile…
Böyüklerin şu hıyardan heykeli, Damad-ı Şehriyari’nin hıyar görünümlü partiotları dururken;
Senin, Çubuk pazarında bile gözden düşen hıyarını kim ne yapsın…
Hayalin de hıyarın da, elinde patlamaya eli mahkum!
Muhtar:
—Hadi hadi… Çok ve boş konuşup durmayın ulen!
Allah esirgesin…
Maazallah; üstümüze düşmeden…
Başımıza bir iş gelmeden,
Hadi gidelim buradan…
Yoksa koskoca hıyar heykelini ilçemize kazandıran böyüklerimize getirdiğimiz tuz; daha ulaştıramadan eriyecek…
Küçük beyninizle fikir yürütmeyi kesin!..
İlçemizi büyütemeseler de; hiçbir masraftan kaçmadan heykelini dikmişler,
hıyarımızı büyütmüşler…
Daha ne olsun!
Dikilen hıyar ekilen hıyardan makbuldür.
Bu da böyle biline…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.