Düşmanım Trump dostum Tower

Düşmanım Trump dostum Tower

İktidarın tek bir değişmezi var:
İktidarda kalmak… Gitmemek…
İktidar pergelinin sabit ayağı bu…
Bu yaklaşım, hem iktidar hem de dolayısıyla Türkiye için en güncel/büyük ve en reel handikaptır.
Hayati düzeydedir.
İktidar cenahı, iç veya dış olmasına bakılmaksızın her sorun ve çözüme bu gözle bakmaktadır.

Misal:
Terörsüz Türkiye Projesi…
Bahçeli/DEM Parti ve hatta Öcalan yırtınıyor… Ama iktidar cenahı “iktidarda kalma/gitmeme” konusunda ne getirir ne götürür hesabında…

Misal:
Suriye konusu…
Maalesef yine aynı pragmatist perspektif…
Kısa bir süre… Reel politik esas alınır gibi oldu ama son tahlilde “Osmanlıcılık/Ümmetçilik/ütuhatçılık/Aslında Şam da bizim Halep de bizim hamaseti/Emevi Camii’nde namaz ritüelleri”… Ve Colani’den bir Che Guvera yaratma çabaları…

Endişem şudur:
Amerika’da başkanlar zora düşünce… Bu handikapı unutturmak için ya bir kriz yaratılır veya her zaman kullanışlı kadrolu düşman devletlerden birine saldırı düzenlenir.
Amerikan yapımı dizi ve filmlerde bile örneklerini görürsünüz.
Bizim iktidarımız da içeride iyice sıkıntıda…
Halk desteğini kaybetmiş… Her türlü dezenformasyon ve devlet imkanlarıyla saldırmasına rağmen muhalefeti kriminalize edemiyor bilakis CHP’nin halk desteği artıyor.

Tam da bu esnada… Milli savunma Bakanlığı’ndan, nereye çeksen sündürülecek bir açıklama:
“Talep olursa Suriye’ye destek veririz…”

Sözcü bu cümleyi lafın gelişi veya sehven söylemedi.
Kesinlikle bir arka planı var ve bir şeylere zemin oluşturma düşüncesi içinde söylendi.
Bu cümle doğrusu beni çok tedirgin etti!
Çünkü;
Terörsüz Türkiye Projesi konusunda ne kazanıp ne kaybedileceği noktasında iktidarın kafası henüz ve hala net değil.
Hatta olumsuz düşünce daha ağır basıyor kanaatindeyim.
Bu hal ve şerait altında… İktidarda kalmak için her şeyi yapmaya teşne bir iktidar, Suriye’ye yeni bir askeri harekatı kendileri için olumlu bir alternatif olarak görüyor olabilir.
Hatta mecburiyet babında, konuşurken olumlu ama içten içe olumsuz baktıkları Terörsüz Türkiye Projesinin de, doğal olarak sonu gelmiş olur.
Aynı zamanda… “Ekonomi kötü/Hukuksuzluk had safhada/İktidar otoriterleşiyor” diyenlere; “Yanıbaşımız ateş çemberi/Savaştayız/Şimdi bunları konuşmanın sırası mı!” diyebilme gerekçesi oluşur.
Ama,
Devletin tüm kademelerinin onayı olmadan… Ve her türlü parametresi hesaplanmadan; iktidarın politik mülahazalarla başlatacağı bir harekat, Türkiye açısından çok büyük tehlikelere yol açabilir!
Çünkü,
Bu dönem, Türkiye’nin diğer harekatları yaptığı dönemler gibi değildir.
Bu dönemdeki bir harekat, bataklık harekatı gibi olma riskiyle maluldür ve Rusya’nın Ukrayna batağına saplanması gibi sonuçlar doğurabilir.

İktidar yanlısı medyaya/yazar ve yorumculara bakıyorum; maalesef diplomasi müktesebatına sahip ve konuya müzahir olanlar bile inandıkları gibi konuşmaktan uzak; iktidarı yüceltme veya en azından incitmeme çabası içindeler…
Zaten Selvi boylu Müderris oğlu gibi “yalaka/maceraperest ve sonsuz teslimiyetçi” olanları kaâle bile almıyorum.

Neden bu sonuca vardım? Neden bu endişeye kapıldım?
Önceki yazımda Erdoğan’ın beslediği korku ikliminden “Başörtüsü Sorununun” bittiğini… Ve “Terör Sorununun” ise bitmek üzere olduğunu söylemiş, artık galiba iktidarın ezberinin bozulduğunu dile getirmiştim.
Son Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası CHP ve İmamoğlu’nu bir türlü marjinalize ve kriminalize edemeyen Erdoğan’ın sanki yeni gerginlik alanları oluşturma düşüncesinde olduğunu fark ettim.
—İmam hatip düşmanlığı
—İsrail düşmanlığının harlanması
—FETÖ tehlikesinin hala bitmediğinden hareketle; yeniden gündemleştirilmesi...

İkisi iç, birisi dış gündem…
İşte dış gündem dediğim… “Türk-Kürt-Arap İttifakı” nostaljisi, “ümmetçilik” hayali, Siyonist düşmanlığı ile beslenen bir Suriye Harekatı olması olasılığıdır.
Doğrusu böylesi bir adımın bedeli çok ağır olur.
Bu, iktidarda kalmak/gitmemek uğruna devleti tehlikeye atmaktan başka bir şey değildir.
Bahçeli’nin Mayıs-2023’de dediği gibi “İnşallah Türkiye kaybetmez!”

Benim düşüncem:
İktidar ne yaparsa yapsın… Hangi korkuyu veya hangi kriminalizasyonu körüklerse körüklesin; bu defa umduğu ve beklediği sonucu alamayacaktır.
Hatta kendi kitlesini bile iknada zorlanacak; muhalefete baskıyı artırdıkça hem halkın kendine olan desteğini azaltacak ve hem de paydaşlarını kendinden uzaklaştıracaktır.

Suriye Devlet Başkanı Ahmet Şara’ya (Colani) gelince;
Açıkçası bu sene sonunu görebileceğini düşünmüyorum. Ya bir İsrail bombalaması veya bir suikasta maruz kalacak ya da Arabistan veya Katar’a kaçmak zorunda kalacaktır.

**********

Bazı Sorular
İmamoğlu MHP ve DEM Parti’ye seslendi:
“Terörsüz Türkiye Projesi çok önemlidir, hayatidir. Bence de, devletin bekasıyla alakalıdır.
Ama Erdoğan sizi oyalıyor. İktidar sadece siyasi fayda peşinde…”

—Acaba devlet aklı İmamoğlu ile görüşmeleri sıklaştırdı mı?
—Acaba MHP ile CHP arka kapı görüşmeleri yapmaya başladı mı?
—Acaba AKP içindeki siyasetçi görünümlü devlet aklı “ben lafımı ortaya koyarım; alan alır almayan sonucuna katlanır” mealli kafa karıştırıcı ve uyarıcı sözler söylemeye başladı mı?

**************

Beyaz Toros
Bir savcı… Hem de İBB soruşturması yapan bir savcı, Beyaz Toros maketli masasını sosyal medyada paylaşmış…
Kimin işine yarar?
İktidarın/Erdoğan’ın işine yaramayacağı aşikâr.
O halde neden?
Böyledir bu işler… Kurtlar bulanık havayı sever.
Kontrol kaybedilince… Herkes sadece kendi ağa-babasını dinler…

**************

Önümüzdeki Haftalarda Günün Sözü
“Trump bizi kandırdı…”
Müellifi kim?
“Dostum Trump” diyenler…
Sonra?
Sonrası malum;
Düşmanım Trump dostum Tower…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet