Hocam! Gizli tanık hep gizli kalır mı?

Hocam! Gizli tanık hep gizli kalır mı?

Ertuğrul Özkök anlatıyor:
Ergenekon davaları devam ederken birisi benim hakkımda Silivri’de  “Gizli Tanık” olarak ifade verdi.
Anadolu Ajansı da bunu ifadeyi çarşaf çarşaf geçti.
Neymiş biliyor musunuz?
Güya Ankara’da, bir kitabevinde bu gizli tanık bana rastlamış.
Ben demişim ki etrafımdaki insanlara:
Ergenekon davalarını yıkmak, yıpratmak ve çürütmek için bir kitap hazırladık.
Bir propaganda kitabı…
Hürriyet genel yayın yönetmeni olarak Enis Berberoğlu’na telefon açmış ve demişim ki:
Bunları manşet yap… Biz bununla bu Ergenekon davalarını yıkacağız.
Bunun üzerine,
Hukukçu arkadaşlarıma bu gizli tanık hakkında dava açmalarını söyledim.
Açamayız; gizli tanık kanunu var dediler.
Açın; sembolik de olsa açın dedim.
Davayı açtık ve reddedildi.
Bu defa da,
Yargıtay’a gidin dedim…
Arkadaşlarım Yargıtay’a gitsek de sonuç değişmez dediler.
Olsun; sembolik de olsa siz Yargıtay’a başvurun,
Ben burada mağdurum…
Ne böyle birini tanıyorum, Ne öyle bir yere gittim.
Ne öyle bir kitap var, ne öyle bir kitabevini biliyorum,
Ne de Enis’e böyle bir şey söyledim dedim.
Başvurduk ve biliyor musun Yargıtay şöyle bir karar aldı:
“Evet, burada bir mağduriyet var. Gizli Tanığın açıklanmasına hükmedilmiştir”
Buradan içerideki bütün herkese de söylüyorum:
Gizli tanıklarla ilgili dava açılabilir. Artık bir Yargıtay içtihadı var.
Yargıtay’ın bu kararı üzerine aleyhime ifade veren bu gizli tanığı araştırdım.
Kim çıktı biliyor musunuz?
Nazilli Cezaevinde karısını öldürmekten mahkûm bir katil…
Ve üstelik,
Bu adam cezaevine girmeden önce, Bodrum-İstanbul uçak biletini de Zaman Gazetesi almış…

Ne kadar acı ve manidar bir anekdot değil mi!..
Aslında… Hırs, basiret gözünü kör etmemiş olsa… İktidar cenahının kulağına küpe olması gereken,
Beş vakit namazdan sonra beş defa hatırlamaları gereken… Tövbe ve istiğfarlık bir gerçeklik…
Tövbe ve istiğfar da ahiret için değil ha…
Yarınlar için…
Çünkü,
FETÖ’cülerin mucidi olduğu “Gizli Tanık/İtirafçılık/Etkin Pişman” gibi iftiracılık… Bugün iktidar cenahının… En önemli susturma/bastırma/sindirmede aracı haline geldi… Sıradanlaştırıldı…
Bu ise… İki kaçınılmaz durumu getirdi:
Birincisi;
Devran dönünce Gizli Tanıkların başına gelecek akıbet.
İkincisi;
Gizli tanıklardan medet umanların… Birilerini suçlayarak, “suçsuzluğunu ispat et” diyenlerin… İtirafçı denilen birilerini iftiraya zorlayanların başına gelecek akıbet…

İktidar, siyaset mühendisliği yaparken acaba şu yeni realiteyi de düşünüyor mu:
Daha iki sene önce…
Kılıçdaroğlu ile PKK başı Karayılan’a, montaj klipte şarkı söylettin… Ve milleti de ikna ettin.
Ama bugün… 33 kanaldan/medyanın yüzde 80’ninden aynı anda CHP’nin hırsızlık ve haraç partisi olduğu söyleniyor.
Ama ahalinin yüzde 65’i… Operasyonlar siyasi diyor ve bu oran, iktidar aleyhine her geçen gün artıyor.
Öyle ki,
Ahali, gerçek yolsuzluk iddia ve soruşturmalarına bile… “Acaba öyle mi? Acaba gerçekten böyle bir şey var mı?” diye düşünecek bir ruh halinde…
Demem o ki;
Gizli Tanık işi… İki ucu boklu değnek gibidir… Ve Bugün yediğin hurmalar/......  …… ……” misalinden daha beter bir iştir.
Bu noktada şu soru akla geliyor:
Erdoğan şapkadan tavşan çıkartıp; süreci tersine çevirerek “Operasyonlar hukukidir ve CHP’li belediyeler yolsuzluk yapmıştır” diyenlerin oranını yüzde 50’ye getirebilecek mi?
Bence çok zor…
Bu defa sular çekiliyor; sanki karıncalar balıkları yiyecek gibi…
Ama burası Türkiye… Türkiye’de olmaz olmaz…

Bahçeli Ne Demek İstedi?
Bugüne kadar,
Erdoğan’a dolaylı ve CHP operasyonları üzerinden mesaj yollayan Bahçeli… Son grup konuşmasında direk seslenerek ikisini bir arada yaptı.
Sanki
Eşofmanlı Şevket Hoca gibi:
“Sayın Erdoğan!
Biz bunu sana defalarca anlattık…
Soruşturmalar üzerinden anlattık… Tvitler attık… İmamoğlu suçluysa cezalandır yoksa adamı bırak diyerek mesaj yolladık…
Terörsüz Türkiye Projesinin yürümesi/yürütülmesi ve buna direnilmemesini aba altından her türlü sopayı göstererek anlattık.
Ama görüyorum ki… Kulak ardı ediyor ve direniyorsun…
O halde alenen ve yekten diyorum ki;
Devletin başı olarak… Bir devlet projesi olan Terörsüz Türkiye’yi gerçekleştirmekle mükellefsin!
Nokta…”
Bunun harici söylenen tüm sözler vitrin süsü… Ve magazin…
Mesela;
İmamoğlu duruşmalarının TRT’de yayınlanmasını… Bahçeli’nin makul bulması ve Erdoğan’ın da Bahçeli öyle dediyse öyledir demesi; magazinel fanteziden başka bir şey değil…

İletişim Başkanlığı
Fahrettin Altun gitti… Burhanettin Duran geldi.
Son derece makul bir değişiklik…
F. Altun başarısız mıydı?
İktidar karşıtı yazar/yorumcu ve siyasilerin yakıştırmasıyla “İktidarın Goebbels’si” yakıştırması yapılıyorsa… Bence, adı Dezenformasyonla Mücadele olan bir kurumu Dezenformasyon Kurumu haline getirmekte son derece başarılı idi.
Ama uluslararası kamuoyu nezdinde… “Goebbels” yakıştırmasının ne kadar yakışıksız kaçtığını düşünürsek; Altun’un gitmesi ve Burhanettin Duran gibi daha makul/mutedil ve diplomasi diline daha vakıf birinin gelmesi son derece isabetli olmuştur.
Açıkçası,
TRT… RTÜK… Anadolu Ajansı gibi kurumlarda da benzer değişikliklerin gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet