Erkan Yılmaz

Erkan Yılmaz

Kamuda iş garantili diploma

Kamuda iş garantili diploma

Araç geçiş garantili yol-köprü… Hasta garantili hastane… Yolcu garantili havalimanı vardı.
Seve seve alıştırılmıştık…
Şimdi bir de Kamuda İş Garantili Diploma çıktı…
Alışırız alışırız… Buna da alışırız; nelere alışmadık ki…
Yakında,
Kamu-Özel Ortaklığı şeklinde,
Dava Garantili Adliye Sarayı,
Mahkûm Garantili Cezaevi,
Ölü Garantili Mezarlık
uygulaması da başlarsa; yadırgamaz, hemen kabullenir, ona da alışırız.

***************

Deyimlerin Yeni Versiyonu

—Namım yürüsün
Yeni hali: Diplomam yürüsün…
—Sen sus gözlerin konuşsun
Sen sus diplomaların konuşsun…
—Ceketimi koysam seçilir
Diplomalarımı koysam seçilir…
—Paran kadar konuş
Diploman kadar konuş…
—Ben bu saçı değirmende ağartmadım
Ben bu diplomayı değirmende almadım…
—Bu diplomayı almak için 4 yıl dirsek çürüttüm
Bu diplomayı almak için dört saat internette sörf yaptım…
—Kıroyum ama para bende
Kıroyum amma artık diploma da bende…
—Parayı veren düdüğü çalar
Parayı veren diplomayı çalar…
—Paranın ne önemi var. Mühim ola insanlık
İnsanlığın ne önemi var. Mühim olan diploma…

***********

Moda AKP’li Demode AKP’li
Kırıkkale Üniversitesi…
Prof. Dr. Beşir Atalay Kampüsü…
Buranın adı Şehitler Kampüsü olarak değiştirilmiş…
Beşir Atalay kim?
Bu üniversitenin kurucu rektörü… 28 Şubat mağduru…
AKP’nin kurucularından…
Milletvekili-Bakan-Başbakan Yardımcısı-Genel Başkan Yardımcısı…
Diğer bir tabirle; AKP’nin ağır toplarından birisi…
Entelektüel…
Hakkaniyetli… İlmi ve bilimsel ahlakı önceleyen,
Devlet adamı vasfını haiz,
İnandığı gibi çalışamayacağını görünce; “Bab-ı Hükümet’ten” çekilmesini bilen… Veya “benden buraya kadar; ölene kadar aktif siyasetçi olmak zorunda değilim ya!” diyebilen birisi…
Şimdilerde bir nevi emekli siyasetçi…
Yapılan vefasızlığa, kısık sesle veya alenen; AKP içinden de tepkiler geldi.
Ama ortak vurgu oldukça manidardı:
“Bu karar Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgisi dahilinde alınmamıştır!”
Ne kadar acı değil mi?
Orta büyüklükte bile olmayan bir üniversitenin bir yerleşkesine isim verilmesi veya kaldırılması konusunda… İlk akla gelen şey, “Cumhurbaşkanının böyle bir talimatının olup olmadığı…”  
Ne kadar acı bir şey!..
Devlet denen aygıt…
Kurumsal bir yapı olduğunu düşünürsek ve bir de gerçekleşen pratiğe bakarsak; “Kurumsal Devlet Yapısından Kurumsal Tek Adamlığa” geçişin, acemi/kötü ve çirkin bir örneğinin ucube haliyle karşı karşıyayız demektir…
Geçen gün Dışişleri Bakanı konuşuyordu…
Ana konu,
Amerika ile ilişkiler… Suriye konusu ve İsrail… Rusya-Ukrayna Savaşı… Küresel Ekonomi ve Siyasal riskler…
Yaklaşık üçte birini ancak takip edebildiğim mülakat sürecinde… Yedi defa “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde/Cumhurbaşkanımızın deneyimleri sayesinde/Cumhurbaşkanımızın ferasetiyle…”  vb. gibi vurgulama işittim.
Zorlama… Eğreti… Ve protokol tribününe reverans olduğu aşikardı,
Ve resmen sırıtıyordu…
Diğer bakanların… Vekillerin… Bürokratların… Hatta on bin nüfuslu bir ilçe kaymakamının besmele gibi, bu hamd ü sena ile söze başlamasını saymıyorum bile…
Tüm bunlar…
Geçmişte, Arap Mahallesinde çokça işitilen şimdilerde pek duyulmayan bir siyasi sloganını aklıma getirdi:
“Bi'r-ruh bi'd-dem nefdik Ya Sedat/Kanımız canımız senindir Ya Sedat!”

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • egemen
    kaleminize sağlık
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet