"Talimatlarıyla…" siyasetinden "Himayelerinde…" siyaseti…

“Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla…”
Zikir gibi…
İstisnasız…
AKP’li tüm vekil, bakan ve başkanlar söze böyle başlar,
Böyle bitirir.
Giriş-Gelişme-Sonuç bölümüne… En az bir defa, en fazla sınırsız…
Acaba diyorum,
Saray-ı Hümayun’da böyle bir Emr-i Şahane hazırlanmış da,
İletişim Başkanlığı marifetiyle, vüzere başta olmak üzere; kalemiye sınıfının tüm yöneticilerine “top secret” şekilde tebliğ mi edilmiş?
Ve bunun çetelesini tutmak için de, makul sayıda muhakkik görevlendirilmiş olabilir mi?
Acaba diyorum,
Olur da…
Gaflet veya bir boşluk anına denk gelip… Konuşmasının başında veya herhangi bir yerinde “Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla…” demeyi unutanlar… “Eyvah eyvah! Şimdi naneyi yedik işte!” diye kendi kendilerine sövüyorlar mı?
Ve
Behemahal, tayin edilen muhakkiklerce ikaz ve tedip edilerek… Tekrarı halinde azil sürecinin başlatılacağı ve affı şahaneye mazhar olunacağı söyleniyor mudur ki?..
Neyse,
Dağıttım… Kusura kalmayın…
Yeniden konumuza dönersek:
“Talimat” zaten vardı,
Şimdi bir de “himaye” çıktı…
Mucidi; Özlem Çerçioğlu…
Tablo şu:
Eşraf-ı Saray zaten “talimatcı” idi… Özlem Çerçi ise “himayeci”…
“Mevzubahis “Cumhurbaşkanım” ise itina ile manda ve himaye kabul edilir, gerisi teferruattır” kabilinden…
Vallahi zeki kadın…
Siyasi zekası müthiş…
Çok iyi analiz etmiş… Erdoğan’a damardan nasıl gireceğini çok iyi keşfetmiş.
Şapka çıkartıyorum…
İki dakikalık konuşmada…
Üç kez “Cumhurbaşkanımın himayelerinde…”, dört kez de “Cumhurbaşkanım” dedi.
Dikkatinizi çekerim:
Mevcutlar gibi konuşmuyor…
Öznelleştiriyor, yakınlaşıyor, samimileştiriyor…
Adeta,
“Ben farklıydım; CHP’nin Topuklu Efe’si idim. Topuğu orada bıraktım Efe’yi size getirdim.
Şimdi de farklıyım; AKP’nin Topuksuz Efe’si olmaya geldim.
Diğer transferlere benzemem.
Hatta AKP horantası gibi “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla…” da demem.
Daha en baştan… Farkımı fark ettirir ve “Cumhurbaşkanım”, “Benim Cumhurbaşkanım” derim” dercesine…
Galiba artık AKP’de samimiyet için,
Yola beraber çıkmanın… Uzun yol arkadaşlığının veya kavgada bile söylenmeyecek sözleri etmiş olmanın hiçbir önemi kalmamış…
Artık devir az zamanda çok mesafe kat ediş devri…
Artık önemli olan iş bilirlik… İş bitiricilik… Ve siyahtan aka en hızlı geçiş galiba…
Tayy-i mekan bast-ı zaman…
Zaman devr-i deveran…
Zaman üç günde devr-i siyaset…
Bir de…
Kahramanlık konuşmasını bitirirken, kendini yumruklar gibi elini göğsüne koyması yok mu; gülmekten kendimi alamadım.
Adeta komutanına tekmil veren askerin, “Arz ederim!” diyerek bitirmesi gibi…
Acaba
Kürsüden dolayı göremesek de… Giydiği topuksuz ayakkabıyla, topuk selamı da çakmış mıdır ki?..
*************
Daha Ne Olmalı Paşam…
İddia şu:
Mücahit birinci…
Avukat… AKP’nin eski MKYK üyesi…
Açık Oturumların müdavimi…
İBB/İmamoğlu soruşturmasında zanlı Murat Kapki ile Silivri’de görüşüyor…
Ve Kapki’ye diyor ki;
Şu itiraf metnini imzala… İki milyon dolar ver ve serbest kal…”
Özgür Özel… Bu iddiayı tüm detaylarıyla gündeme getiriyor.
Bunun üzerine,
Adalet Bakanı şu müthiş açıklamayı yapıyor:
“Avukat-müvekkil görüşmesi… Bunda ne var; yargıya mal edilemez ki…”
Muhterem!
Birincisi:
Zaten olayı yargıya mal eden yok ki…
Hayırdır?..
İkincisi:
Gerçekten masum bir müvekkil-avukat görüşmesi… Bunda ne var ki; öyle mi?
Peki, ya iki milyon dolara ne demeli?
Sizin yargı lehçesinde bunun bir müeyyidesi yok mu yoksa?
Üçüncüsü:
Sağır sultan bile artık biliyor ki… Bu dava, iktidar-muhalefet kavgasının bir tezahürü olan siyasi bir dava…
Böyleyken,
TV’lerde… Sosyal medyada… Kapki denen şahsın ne kadar yolsuz/hırsız ve arsız olduğunu bas bas bağır; sonra da onun avukatlığını al…
Sana göre çok normal bir durum mu Sayın Bakan?
AKP’nin hukukçu ağır toplarından Hayati Yazıcı şöyle diyor:
“Bunlar alçaktır, şerefsizdir. Böyle bir şey olabilir mi?
Bunlar her mesleğin çakallığını yapan tiplerdir. Benim için bu varsa yapanlar suç işliyor"
Ya buna ne dersin Adalet Bakanı?
Bu da gol değilse daha ne olmalı Paşam?
Bu arada,
Bana manidar ve garip gelen bir durum:
Kapki denen bu adam…
Zaten itirafçı olmuş… İki veya üç defa sipariş ve dikte edilen itirafı yapmış ve suçlamalarda bulunmuştu.
Bayram değil seyran değilken…
Kapki denen bu adam, bir anda neden yiğitleşti ve neden böyle bir şikayette bulundu?
Hadi bir sebeple şikayette bulundu; bu nasıl bu kadar gündem oldu?
Acaba
Sarayiçi klikler kavgasının taraflarından birisi, özellikle mi sızdırdı?
Yoksa
Devlet-iktidar kopuşu derinleşti de; her şeyden haberdar olan kocakulak devlet böyle mi uygun gördü?
***********
Trajikomik
Diyorlar ki:
“Özlem Çerçi, Aydın’da artık sokağa nasıl çıkacak? Sokağa çıkacak yüzü olacak mı?..”
Sadece gülüyorum…
Söyleyeyim:
Evinin otoparkında aracına biner… Sokaklardan geçer… Belediye’de iner…
Onun, artık bir Cumhurbaşkanı var.
Cumhurbaşkanına yakın olduktan sonra Aydın’a/Aydınlıya/Sokaklara ne gerek…
“Topuklu Efe topuklardan vazgeçti, tabanları yağladı” diyorlar.
Yahu!
Belki de,
Kilo aldığı için topuk dikeni oldu ve tıbbi gerekçelerle topuklardan vazgeçti…
Belki de,
Topuklardan sıkıldı ve imaj değiştirmek istedi…
Ve belki de,
Aydın’ın topuklusu olmaktansa; AKP’nin saraylısı, sarayın hanımağası olmayı tatmak istedi…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.