“Kartal, ufukta gördüğünü kümesteki tavuklara anlatamaz”
Neden mi?
Anlamak için de bazı meziyetlere ihtiyaç var. Akıl, ahlak, edep, bilgi gibi...

Bunların başında şeref haysiyet gibi kutsal değerlerimiz de var ki, bunlar konuları anlamak ve anlatmak için olması zorunlu olanlardır.

Son günlerde sosyal medyada yaklaşık bir yıl önceleri konuşulan bir konuşma gündem oldu.

Sözüm ona bir zat çıkıp diyor ki; “Bizim topraklarımızın üstüne baraj kurup, sonra o barajlardan edindiğiniz elektriği bize fahiş fiyatlarla satmak, sizin hakkınız değildir.”

Burası Önemli
Şimdi Anayasa’mız ne diyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ilk 4 madde...

MADDE 1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

MADDE 2-Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

MADDE 3-Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

MADDE 4-Anayasanın 1. Maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. Maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Bahse konu vatan toprağı Diyarbakır. Şimdi soru şu...
‘Bizim topraklarımız’ öyle mi?
O zaman; ‘Siz’ kimin adına o mecliste iş tutuyorsunuz?

Ya da siz kimsiniz?

Bahsettiğiniz alan, biz asil Türk Milletinin toprağıdır.

Siz ve biz konuları bahis olunca yukarıda da yer verdiğim Anayasamızın değiştirilmeyen ve değiştirilemeyecek olan 3. Maddesine göre “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” ibaresinden yola çıkarak yapılan eylemin bir suç teşkil ettiğini düşünüyorum.

Açık açık bölücülük propagandası yapan bu kişi hakkında kahraman savcılarımızın işlem yapmasını umuyorum.

Ama, bu sözleri sarf eden zatın bu konuşmayı yapmasının sadece kendi suçu olmadığının, buna yetki verip konuşturanın daha fazla suçlu olduğuna inanıyorum.

Ne yapmıştı Nasreddin hoca testi kırılmadan tokatı atmıştı...
Vardır bir bildiği ya.

İşte tam da buradan yola çıkarak üzerinde çalışılan yeni anayasa düzenlemesinde seçme ve seçilme koşullarının gözden geçirilmesinin isabetli bir karar olacağını

Düşünüyorum.

Mesela; bölücülük gibi ham hayal pesinde koşanlara, seçilme hakkı verilmesin.
Mesela Devletini, bayrağını, marşını, kahraman ve aziz Türk milletini sevmeyene seçme hakkı verilmesin.
Sorun çözüldü mü, evet.

Bölücüleri, paçavralarını onlara hizmet edenleri Mehmetçiğimiz zaten leş etti.

Seçme ve seçilme hakkına yapılacak bir iki düzenlemeyle bataklık kurutulmuş olacaktır. Onun için devletinin ve milletinin menfaatini düşünmeyen hiç kimseye Oy kullandırmayın...

Ne demişti Muhsin başkan:
“Vatan Aşkı maya gibidir, sütü bozuk olanlarda tutmaz”

Yani mayası bozuk olan, ne seçsin ne seçilsin.

Hani dedik ya “Kartal, ufukta gördüğünü kümesteki tavuklara anlatamaz” diye bizde kadim Türk tarihimizde ne ufuklar gördük, ne aşılmaz denilen dağları aştık.
Anlamak istemeseniz de, kabul etmek istemeseniz de biz hamil ve Kudret sahibi Türk milletiyiz.

Sonuç olarak

Herkes takkesini önüne koyup uzun uzun düşünsün. Bölücülük naraları atarak gündem olamaya çalışmayın.

Devletimiz nerede milletinin menfaati için hangi yatırımı yaparsa yapsın kimseye hesap vermez, kimseden de icazet almaz.

“Ne Mutlu Türküm Diyene” diyelim ve bugün de siz gönül dostlarımıza veda edelim.

Bir bayramı daha geride bırakmanın manevi huzurunu yaşarken, huzurumuzu kaçırmak isteyen herkese de yazımız bir hatırlatma olsun.

Kalın sağlıcakla...