Siyaset, fikirlerin savaşı.
Otto von Bismarck’ın söylediği gibi “Siyaset bir ilim değil, bir sanattır.”

Dünyayı siyaset yönetiyor, her şey siyasilerin istedikleri şekilde yaşanıyor.

Liderler önce parti içinde teşkilatlanma yapıyorlar mahalle, ilçe, il yönetimlerinde binlerce partililer ve gönüllüler bayrak dalgalandırıyor sonra seçim sürecine giriliyor, daha sonra ne oluyorsa o parti teşkilatında emek veren kişileri parti liderleri görmez oluyor ve etraftan devşirme, dava bilinci şuuru olmayan, sadece cüzdanı kabarık diye seçmene adaylar dayatılıyor.

Seçmen ve partililer küsmeden yine bu devşirme adaylara destek olup seçim zaferleri yaşıyor ve yaşatıyorlar.

Sonra ne oluyor bu devşirmeler eski yol arkadaşlarının yanına geçip verilen onca emeği çöp ediyorlar.

Son derece yanlış ve yersiz bu uygulamalar yüzünden hizmet edecek, temsil edecek milletin evlatları geride kalıyor.

İşte burada karakterli, vizyon sahibi, ileri görüşlü, vefalı ve vakur bir genel başkan, lider olmalı ki o siyasi mühendisliği yapabilsin.

Siyasi mühendislikte bu kadar sınıfta kalan son zamanların en büyük ideoloji hareketi Yeniden Refah Partisi ve Genel Başkanı Fatih Erbakan’dır.

Son seçimde biri Büyükşehir olmak üzere toplam 65 Belediye Başkanlığında zafere ulaşan Erbakan, geride kalan bir buçuk yıl da kazandığı belediyelerin yüzde 50’sini kaybetti.

Kendi teşkilatında böylesi bir hezeyan yaşayan, kendi teşkilatını yönetmeyen Fatih Erbakan ülkeyi yönetebilir mi sizce?

Bence yönetemez, bu vizyonda birisi yönetmemeli de zaten.

Tavsiyemiz parti teşkilatlarına güvensin ve bir sonraki seçimde devşirmelerden medet ummasın.

Bugüne bakınca Sn. Erbakan siyasi mühendislikte sınıfta kalmıştır.

Dedik ya siyaset bir bilim değil sanattır diye işte bu yaşananlara bakarak lider mi yoksa Genel Başkan mı diye anlayabiliriz.

Fatih Erbakan’ın aile ve toplum ile alakalı konularda gösterdiği hassasiyeti takdir ediyorum ve bunun gibi bu yılın “aile yılı” olmasını da çok önemsiyorum.

Bununla alakalı bulaşıcı bir hastalık gibi olan, suçu dillendiren toplumda kahramanlar çıkartan gündüz kuşağında yayınlanan programların yayından kaldırılması gerektiğini her platformda söylüyorum.

Büyük zarar...
Kötü örnek...

RTÜK bir dizide aldatma sahnesi var kötü örnek oluyor diye ceza kesmişti.

Kötülükte bulaşıcı, gündüz kuşağı yayınlarında aldatma, ensest ilişki, öldürme, yaralama vb. konular sıradanlaştırılıyor basite indirgeniyor.

Milletimizi ayakta tutan örf, adet, gelenek, görenek gibi temel değerlerimizle bağdaşmayan bu programlar kanserli hücreler gibi dilden dile millete aşılanıyor.

Durum öyle bir tiyatral halde inanılacak gibi değil. Sanki ülkede savcı, polis yok, güvenlik zafiyeti hat safhada.

Bizim Anadolu insanı da yavrum, bu gibi şaklabanlara inanıp güveniyor.

Yok neymiş kaybolan paraları buluyorlarmış, neymiş bilmem kaç tane faili meçhul cinayeti aydınlatmış, yok neymiş bilmem nerede yardım etmişler falan filan.

Yahu arkadaş, bu devletin savcısının polisinin sizin gibi soytarılara ihtiyacı yok. Her türlü donanıma bilgiye ve ilme sahipler. Öyle bir hava estiriliyor ki polis çözememiş, falancı programcı çözmüş…

Devletin sizin aş evinize, yardımınıza ihtiyacı mı var?
Devletimizin gücü muktedirdir ve hiçbir asalağa ihtiyaç duymaz.

Kudretini de şefkatini de göstermesini bilir.

Bu nedenlerden dolayı suni kahramanlar yaratmak, toplumumuz tarafından kabul görmeyen kötü olarak sıfatlandırdığımız olay ve kişileri devamlı dillendirmemek adına kötülük bulaştıran bu programların ivedi şekilde yayından kaldırılması elzemdir.

Hayat, ilim, aile, yaşam hepsi bir siyaset ve bunun temeli Türk milletinin iman ve asaletidir. İmanımızı zedeleyecek, asaletimize zarar verecek her türlü davranış milletimiz ve devletimiz tarafından engellenmelidir.

Kalın sağlıcakla…