Mehmet Konuk

Mehmet Konuk

Çıkıntı Sahne – Ted Bundy

Çıkıntı Sahne – Ted Bundy

Dünyanın en azılı seri katillerinden biri olarak hafızalara kazınan Theodore Robert Bundy, işlediği vahşet dolu suçlarla adi ve adlî vaka; zekâ, çekicilik ve toplumsal uyum maskesiyle örttüğü karanlık benliğiyle de kriminal psikoloji literatüründe çirkin bir hatırlayışla yerini aldı. 1970’lerin Amerika’sında, 36’sı kanıtlanmış, gerisi tahmin edilen 70’i aşan kurban sayısıyla bir kolektif korku miti yaratan Bundy, psikiyatrik analizlerde duygusal boşluk ve kişilik bölünmesi kavramlarının sahada en çok tartışıldığı örneklerden biri oldu.

Oyun Olarak Ted Bundy

Çıkıntı Sahne
nin, Kosta Kortidis’in kaleminden çıkan ve Uğur Simit rejisiyle sahnelenen “Ted Bundy” yorumu, bir suçlu biyografisini ve beraberinde bir insan zihninin karanlığa nasıl teslim olabileceğini sahne üzerinden psikolojik, sosyolojik ve teatral açıdan çözümleyen bir deneyime dönüşüyor.

Kortidis’in metni, klâsik biyografi anlatısının sınırlarını zorlayan bir yapı üzerine kurulu… Olay örgüsü Bundy’nin idamından hemen önceki 53 dakikalık zamana odaklanıyor. Bu zaman dilimi hem bir itiraflar bütünü hem de bir insanın kendisiyle yüzleşmesi için dramatik bir çerçeve sunuyor. Metin, psikanalitik okumalar açısından zengin bir malzeme barındırıyor. Bilinç akışı tekniklerinin kullanıldığı pasajlar, karakterin ruhsal bölünmüşlüğünü ve toplumsal personasıyla içsel karanlık arasındaki çatışmayı başarılı biçimde tiyatroseverlere aktarıyor. Bu bağlamda metin, Bundy’nin bir “anti-kahraman” olarak çizilen portresini tiyatro diline ustalıkla entegre ederken, suç psikolojisi literatürüne de göndermeler yapıyor. Hassaten

Freud’un “id” ve “ego” çatışmasını anımsatan bilinçaltı monologları, karakterin sadece kriminal eylemlerini değil, varoluşsal kırılma noktalarını da görünür kılıyor.



Psikolojik ve Sosyolojik Katmanlar

Oyunun en güçlü yönlerinden biri, Bundy’nin hem bir katil hem de bir insan zihninin trajik deformasyonu olarak resmedilmesi... İzleyenler, Bundy’nin geçmişine dair kısa fragmanlar aracılığıyla, onun çocukluk kırılmalarına, duygusal yalnızlığına ve patolojik narsisizmine tanıklık ediyor. Bu yaklaşım, suçun doğuştan kötülük ile mi yoksa toplumsal ve bireysel kırılmalar ile mi açıklanabileceği tartışmasını sahneye taşıyor.

Richard karakterinin fonksiyonu ise seyirciye bir tür etik ayna sunmak... Evet, o bir infaz memuru ve fakat aynı zamanda toplumsal vicdanın da temsilcisi... Bu nedenle oyunun sonunda yaşadığı duygusal patlama, bireysel bir arınma kadar ortaklaşa bir yüzleşmenin de sembolü hâline geliyor.

Reji Anlayışı

Uğur Simit’in rejisi, metnin sunduğu sınırlı alanı en verimli biçimde kullanmaya odaklanmış. Oyun, fazladan deneysel arayışlara girmeden, metnin yüksek temposunu ve duygusal yoğunluğunu sürdüren matematiksel bir ritim üzerine oturtulmuş. Bu tercih, salondakilerin dikkatlerini dağıtmadan Bundy’nin zihinsel dalgalanmalarına odaklanmasını sağlıyor ancak bu düz çizgide ilerleyen reji, kimi anlarda kısır bir etki yaratabiliyor.

Final tablosundaki dekor değişimi sırasında yaşanan aksaklık, oyunun dramatik bütünlüğünü kısa bir süreliğine de olsa zedeliyor. Daha profesyonel bir teknik düzenleme, yoğunluğun kesintiye uğramadan sürmesini sağlayabilir.

Oyunculukların Derinliği

Musa Efe
, Ted Bundy karakterini yüksek iç aksiyon ve kontrollü bir psikolojik bombardımanla izleyicinin karşısına çıkarıyor. Bundy’nin tesir altına alan, görece zeki ve manipülatif kişiliğini öne çıkarırken, onun patolojik soğukkanlılığını da dengede tutmayı başarıyor. Bununla birlikte, ses kullanımındaki hakimiyet, duygudan duyguya geçişlerdeki akışkanlık ve rolün psikolojik sürekliliğini koruyabilmesi, Efe’nin performansını oyunun taşıyıcı direği hâline getiriyor. Lâkin, bazı anlarda Amerikan jest ve mimiklerine fazlaca yaslanan bir gestus tercih etmesi, özellikle dilin Türkçe olduğu bir oyunda, karakterin inandırıcılığını kısmen zedeliyor.

Richard karakterinde Uğur Simit’in yorumu ise oyunun başlarında zorlama bir öfke hâli ile sınırlı kalıyor. Sürekli gergin tavır, karakterin katmanlarını keşfetmeyi zorlaştırsa da finale doğru yaşanan büyük yüzleşmede ulaştığı patlama, oyunu duygusal ve dramatik açıdan zirveye ulaştırıyor. Bu epizot, oyunun bütünsel yapısı açısından da katartik bir etki yaratıyor.



Teknik Unsurların Oyuna Katkısı

Oyunun teknik bileşenleri, dramaturjik bütünlüğü destekleyen önemli unsurlar olarak öne çıkıyor.

Işık Tasarımı:
İç seslerin ve bilinçaltı pasajlarının devreye girdiği anlarda kullanılan kontrast ışıklar, karakterin zihinsel parçalanmışlığını görsel düzlemde somutlaştırıyor. Bu, yalnızca estetik değil, aynı zamanda psikanalitik bir anlatım aracı olarak da işlev görüyor.

Müzik:
Oyun boyunca kullanılan müzik, gerilimi besleyen bir atmosfer yaratıyor. Bilhassa Bundy’nin monologlarında devreye giren düşük frekanslı sesler, seyircide bilinçdışı anlamlı bir rahatsızlık hissi uyandırıyor.

Makyaj ve Kostüm:
Bundy karakterinin makyajı, daha dağınık ve özensiz olsaydı, idamına dakikalar kalmış bir katilin çözülmüşlüğünü daha güçlü yansıtabilirdi.

Dekor:
Arka plânda konumlandırılan saatler, oyunun eksenine güçlü bir metaforik katman ekliyor. Bu görsel unsur, Bundy’nin infaza kalan son 53 dakikasını işaret eden bir zaman ölçeri temsil etmekle kalmıyor; ölümle yüzleşmenin geri dönüşsüzlüğünü ve insan zihninin son ana kadar arayış içinde olma hâlini de somutlaştırıyor. Saatler, psikolojik açıdan ise Bundy’nin içsel bölünmüşlüğünün bir yansıması olarak okunabilir: Dışarıda soğukkanlı, manipülatif bir figür; içeride ise zamanı durdurmak isteyen, belki de affedilmeyi arzulayan bir zihin. Bu çok katmanlı sembolizm, estetik bir varoluşsal derinlik katıyor.

Sonuç

Çıkıntı Sahne’nin Ted Bundy’si, bir biyografi ya da kriminal anlatı olmakla beraber insan doğasının karanlık labirentlerine yapılan yoğun bir psişik yolculuk... Metnin ruhî derinliği, rejinin temposu, oyunculukların duygusal yoğunluğu ve teknik bileşenlerin dramaturjik tümlüğe katkısı, oyunu güçlü kılıyor.

Bazı küçük aksaklıklar –örneğin Bundy’i oynayan oyuncunun yer yer Amerikan gestusuna yaslanan yapay dili veya dekor değişiminin amatörce kalması– oyunun bütünsel etkisini zedelemese de daha rafine bir sahneleme için iyileştirme potansiyeli barındırıyor.

Son kertede; oyun, izleyiciye bir suç hikâyesi sunmanın yanında karanlığın anatomisini, insan zihninin gölgelerini ve acımasızlığın sınırlarını sorgulatıyor.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet