Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Bir kere değil, beş kere bakın

Bir kere değil, beş kere bakın

Pandemi ile beraber, dünya bir metamorfoza girdi.
Hiç olmayacak sandıklarımız olmaya başladı, hem de hepimizin gözünün önünde cereyan etti ve ediyor her şey.
Öyle ya, kim derdi ki, eski Emperyalist ülkeler, birer, ikişer Afrika dan kovulsun.
Koca Avrupa’da ekonomik krizler baş göstersin, kaos ortamları hâkim olsun?
Kim derdi ki, Avrupa içinde savaş çıksın.
Kim derdi ki, ABD bir zombi tarafından yönetilsin ve daha sonra yine megaloman bir narsistin eline geçsin.
Kim derdi, değil mi?

Diyenler dedi işte.

Çünkü birinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan berbat düzen 14 sene bile sürmedi, ikinci cihan harbine girildi, buradan sonra kurulan düzen ise bugüne kadar geldi gelmesine de, artık miadı doldu.

Yeni, yepyeni bir düzene gidiliyor.
Bunun için olmaz diye bir şey yok, tam tersi, her şey ve her an olabilir, oluyor da zaten.
Artık siyasette sadece itibar suikastları değil, gerçek suikastlar bile oluyor
Tabii artık ney, ne kadar gerçek, bunu iyice irdelemek gerek.

Zaten şu anda da en önemli mesele bu.

Gördüğümüz, bize gösterilen her şeyi, bir değil, bir kaç kez izlememiz, irdelememiz gerek.
Çünkü teknoloji ve bilgi çağında yaşıyoruz ve bilgi günümüzün süper silahı.
Evet, elinizde atom bombaları, bilmem ne bombaları, roketleri olabilir, ama asıl güç ve en güçlü silah bilgi, enformasyon.
Dünya ismi konulmamış bir savaşın içinde, ve savaşlarda ilk önce ölen ise gerçeklerdir.
Bugün, kimin ordusu güçlü, kimin silah gücü daha çok, bunlar artık ikinci plana çekildi.
Asıl teknoloji ile kim nasıl itibar suikastları ve dahası saldırılar yapabiliyor, kim enformasyonu, algı operasyonu daha iyi yönetebiliyor, Asıl güç bunlar.
Öyle ya, organize bir hacker saldırısı ile bir düşmana çok büyük zararlar verebilirsiniz.
Elektrik şebekesini, bankacılığı, haberleşme ağalarını çökertebiliyorsunuz.
Hem de oturduğunuz yerden ve tek bir mermi atmadan.

Algı operasyonları ile de, tüm bir ülkenin, hatta dünyanın görüş açısını istediğiniz yere verebilir, yönetebilirsiniz.

Bu da, hedefte olanlar için büyük kayıplara yol açabilir ve de açıyor zaten.
Cambaza bak cambaza algısı ile istediğinize, istediğinizi gösterebilir, oyalayabilir, onlar oyalanır iken, siz sessiz, sedasız istediğiniz işi bitirebilirsiniz.
Bunun en çarpıcı örneğinden biri, Almanya da oynanan Dünya şampiyonluğu esnasında, Merkel hükümetinin, KDV oranını bir gecede üç puan arttırırarak %16 dan %19 a çıkartmasıdır.
Bir puanda bile isyan eden Alman milleti, bu artışa tamamen kayıtsız kalmıştır, çünkü toplumsal olarak Afyonlaşmışlardı.
Dolayısıyla, bizler bugün her gördüğümüze, her okuduğumuza bodoslama dalıp inanmadan, hatta savunmadan, iyice bir olayın ardı arkasını araştırmamızdır.

Özellikle de sosyal medyada teollenmek an meselesi gibi bir şey.

Çünkü bir haber ortaya atılıyor ve ışık hızıyla, bot hesaplar vasıtası ile dünyayı iki kez turluyor, gerçek ortaya çıkana kadar da iş işten geçmiş oluyor.
Sosyal medyada, zaten kimin gerçekten kim olduğunu bilmek neredeyse olanaksız.
Başı örtülü Esra, bir anda Kemal abi olarak ortaya çıkıyor mesela.
Aylardır Cumhur ittifakına yakın bir hesap, hop bir anda tam tersine evriliyor.
Bu gibi örnekler pek çok, ancak tabii güçlü medya kuruşları karşısında veyahut devletlerin organize ettikleri algı yönetimi karşısında, devede kulak kalır.

Mesela Los Angeles de cereyan eden olaylar.

Bunların aslında bambaşka bir arka planı olmadığı, danışıklı dövüş olmadığı ne malum?
Çok ama çok başka bir şeyi, şeyleri perdelemek için bu olayların sergilenmediğini Kim bilebilir?
Ya perdenin arkasında ne Trump, ne de Kalifornya valisi varsa?
Ukrayna/Rusya savaşı da, ya bizim bildiğimiz gibi düz bir savaş değil de, amacı çok başka bir şey ise?
Trump’ın kulağına sıkılan merminin sadece sıkan kişinin inisiyatifi üzerine geliştiğine inanan var mı?
Bu suikastın, hayatın doğal akışına %1000000 ters olduğunu anlamak için, güvenlik uzmanı veya askeri deha olmaya gerek yok ki.
Ukrayna’nın Rus uçaklarına yaptığı iddia edilen saldırıyı da Ukrayna’dan menkul sanmak da, en hafif tabiriyle safdillilik olur.

Bakınız ikinci dünya savaşının bence en önemli aktörü ne Hitler idi, ne Stalin, ne Roosevelt ne de benzerleri.

İkinci dünya savaşının en önemli aktörü, aksak, topal Josef Goebels idi.
Çünkü Propaganda bakanıydı ve ikinci dünya savaşının başlaması da kocaman bir yalan üzerine, yani Polonya sınırında bulunan Radyo istasyonu “ Sender Gleiwitz” e saldırıldı yalanı üzerine başlatılmıştı.
Goebels, bakanlığı boyunca, koca bir milleti, yalan kahramanlık hikayeleri, olmayan başarılar ile acı sona kadar uyutmayı başardı.
Yahudi düşmanlığını da körükleyen oydu, SS efsanesini meydana getiren de.
Adolf Hitler’i bir İllah, Mesih gibi millete pazarlayan da oydu.

Bu işler, Roma dönemindeki Arenalarda sergilenen oyunlar, halka bedava dağıtılan ekmekler ve az bir lüks hayat ile başladı.

Ve günümüzde çağın getirdiği teknoloji ile inanılmaz ve korkunç bir boyuta ulaştı.
Çünkü artık yalan haberler, içerikler üretmek ve yaymak, hiç olmadığı kadar basit.
Siz, siz olun ve gelişen her olaya, bilhassa şüphe ile bakın, bir değil, bir kaç kez bakın, muhakeme edin, öyle karar verin.
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, tesadüf hiç değildir.



Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet