CHP'de bitmeyen kriz: Özgür Özel’in ofis macerası ve partideki kara bulutlar

Türk siyaseti son yıllarda belki de hiç olmadığı kadar hareketli, çalkantılı ve çelişkilerle dolu bir süreçten geçiyor. Ancak bu çalkantıların en büyük adreslerinden biri, hiç kuşkusuz Cumhuriyet Halk Partisi (CHP). Bir yandan muhalefet cephesinin en büyük partisi olmanın sorumluluğunu taşıyan, diğer yandan da kendi içinde krizden krize sürüklenen CHP’de, her gün yeni bir tartışma manşetlere taşınıyor. Son tartışmanın odağında ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul il binasını kapatıp burayı kendisine bir çalışma ofisine dönüştürmesi var.
Bu karar öylesine alınmış, sıradan bir adım değil. Parti tabanında, siyaset kulislerinde ve kamuoyunda çok ciddi yankılar uyandırdı. İnsan ister istemez sormadan edemiyor: Özgür Özel bu kararı gerçekten ayık bir kafayla mı aldı? Yoksa başka bir hesap, başka bir strateji mi var?
Gelgelim, bu sadece bir “ofis” meselesi değil. CHP’nin uzun zamandır içinde bulunduğu çok boyutlu krizin yalnızca bir yansıması. Çünkü partinin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Belediyeleri yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen, delegeleri para karşılığı manipüle edilen, kongre ve kurultay süreçleri şaibelerle şekillenen bir partiden söz ediyoruz. Üstelik bu iddiaları kamuoyuna taşıyan sadece muhalefet değil; bizzat CHP’lilerin kendileri mahkemelere, yargıya taşıyor.
---
İstanbul İl Yönetimi Krizi ve Gürsel Tekin’in Zorunlu Görevi
Malum, geçtiğimiz günlerde CHP İstanbul il yönetimi görevden alındı. Çünkü il örgütünün seçimi şaibelerle anılıyordu. Delege listelerinin para karşılığı şekillendiği, oyların satın alındığı iddiaları yalnızca kulislerde kalmadı; bizzat CHP’liler tarafından belgelerle mahkemeye taşındı. Sonuç olarak mahkeme devreye girdi ve İstanbul il teşkilatını görevden aldı.
Yerine ise tecrübeli siyasetçi Gürsel Tekin ve beş kişilik bir heyet atandı. Ancak bu atama, sancısız gerçekleşmedi. İl Başkanlığı’nda adeta bir işgal girişimi yaşandı. Gürsel Tekin’in binaya girişi engellenmeye çalışıldı. Bir siyasi partinin il başkanlığı binasında yaşanabilecek en büyük rezaletlerden biri gün gibi ortaya serildi.
Günlerce “Gürsel Tekin’i İstanbul il başkanlığına almayacağız” diyen CHP Genel Merkezi, bu direnişi kırmayı başaramayınca bu kez bambaşka bir adım attı: İstanbul il binasını kapattı ve burayı Genel Başkan Özgür Özel için bir çalışma ofisi ilan etti.
Üstelik, bu gelişmenin ardından CHP’ye yakın çevreler, “Genel Başkan’ın ofisi polis işgali altında” gibi yayınlarla manipülasyon yapmaya girişti. Siyasi akıl yerine kaosu, hukuk yerine algıyı tercih eden bu tablo, CHP’deki akıl tutulmasının yeni bir göstergesi oldu.
Gerçekten soruyorum: Bu aklı kim veriyor? Bunlar gerçekten aklı başında insanlar mı? Yoksa birileri CHP’yi içeriden çökertmek için düğmeye mi bastı?
---
Yolsuzlukların Gölgesinde Bir Parti
Aslında İstanbul’daki bu kriz, CHP’nin genel halini çok net ortaya koyuyor. Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları partiyi yıllardır çürütüyor. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında CHP’li belediyeler hakkında hazırlanan dosyalar konuşuluyor. İhalelerden rüşvet çarkına, kamu kaynaklarının israfından çıkar ağlarına kadar birçok iddia, partinin halk nezdinde güvenilirliğini sıfıra indiriyor.
Üstelik bütün bu iddiaların önemli bir kısmını bizzat CHP’liler dile getiriyor. Yani mesele bir “dış karalama” değil, içten içe yayılan çürümenin itirafı.
---
Şaibeli Kurultaylar ve Delege Pazarı
CHP’nin kronikleşmiş sorunlarından biri de delegelik sistemi. Kurultay ve kongre süreçleri, yıllardır “temsil” değil, “ticaret” üzerinden işliyor. Delegelerin parayla satın alındığı, oyların adeta açık artırmaya çıkarıldığı iddiaları artık herkesin malumu.
Sonuç: Parti içi demokrasi tamamen işlevsiz hale geliyor. Seçimler, halkın iradesini yansıtmak yerine para babalarının gölgesinde şekilleniyor. CHP’nin kendi tarihine ihanet eden bu tablo, muhalefetin en büyük umudu olan partiyi her geçen gün daha da zayıflatıyor.
---
Özgür Özel’in Liderlik Krizi
Özgür Özel’in genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana vaat ettiği “değişim”, pratikte “kriz” olarak yansıdı. İstanbul il binasının kapatılması ve oradan ofis yapılması, bunun en güncel örneği. Bir lider, krizleri çözmek yerine sürekli yeni krizler yaratıyorsa, o liderin geleceği de partinin geleceği de karanlık demektir.
---
Sonuç: Trajikomik Bir Tablo
Bugün CHP, bir yol ayrımında. Yolsuzluk iddiaları, şaibeli kurultaylar, işgal girişimleri, liderlik krizleri… Hepsi birleştiğinde ortaya çıkan tablo, trajikomikten öteye geçmiyor.
Sözde ülkenin yönetimine talip olan bir parti, kendi il başkanını binaya sokamaz hale gelmişse, delegelerini para ile belirler hale gelmişse, kendi binalarını ofis oyunlarına dönüştürmüşse, bu partinin Türkiye’ye ne vaat edebileceği ciddi bir soru işaretidir.
CHP’nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Bu kara bulutların dağılması için partinin önce kendi içindeki çürümeyle yüzleşmesi, sonra gerçek anlamda bir yenilenme sürecine girmesi gerekiyor. Ancak görünen o ki, mevcut yönetim anlayışıyla bu yüzleşme mümkün değil.
Türkiye’nin en köklü partisi, tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Ve bu krizden çıkış, bugünkü akıl tutulmasıyla değil, ancak gerçek bir irade, dürüst bir siyaset anlayışı ve halkın iradesine sadakatle mümkün olabilir.
Kalın Sağlıcakla….
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.