AB ekonomisini savunma sanayii ile canlandırabilmek için çözüm arayışında

AB ekonomisini savunma sanayii ile canlandırabilmek için çözüm arayışında

AB Komisyonu 19 Mayıs Pazartesi günü ekonomik göstergeleri gözden geçirerek 2025 yılı avro bölgesi için Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), tahminini gözden geçirerek 2025 yılı büyüme oranını %0,9 olarak yeniden düzenledi. Bu gösterge AB büyüme sürecinin bir müddet daha asgari düzeyde seyredeceği anlamına gelmektedir.

Avrupa Merkez Bankası eski başkanı Mario Draghi; Avrupa’nın ekonomik gidişatı kontrol altına alabilmek için yeteri girişimde bulunmadığını, önümüzdeki süreçte toplumsal bir darboğazla karşılaşılmaması amacıyla bir dizi tedbir almasının zorunlu olduğunu vurgulayarak, Trump’ın tekrar göreve başlamasının ekonomik anlamda Avrupa’yı yeni yatırımlar açısından ümitlendirmiş ise de; AB Komisyonunun bu amaçla etkin tedbirler alması gerekliliğine işaret etmiştir.

AB her ne kadar 2026 büyüme tahminini düşürerek %1,4 olarak yenilemiş olsa da; enerji fiyatlarındaki kısmi gerileme, avronun USD karşısında değer kazanmış olması, iş gücü piyasası ve iç tüketimin ekonomik anlamda iyi bir performans göstermesi, % 2 olarak ön görülen enflasyonun düşme trendi içerisinde olması, olumlu işaretler olarak değerlendirilmekte ve AB’nin gelecekte ciddi ekonomik krizler ile karşılaşmasını önleyecek yaklaşımlar olarak nitelendirilmektedir.

2021 başında Covid-19 salgınını takiben, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali enerji birim fiyatlarında ilave artışa neden olmuş, artan enerji maliyetleri de ekonomik gelişmeyi yavaşlatmıştır. Brüksel ise, bu süreçte geçmiş yaşanmışlıkları bir kenara bırakarak AB Ekonomisindeki durgunluğu izah için; Trump’ın başlattığı ticaret savaşlarına sığınma gayretine girmiştir. Bilindiği üzere, ABD, gümrük tarifelerini; AB kaynaklı çelik, alüminyum ve otomobiller için %25, geniş bir ürün yelpazesi için %10 olarak belirlediği bilinmekte olup, AB Komisyonu uzmanları bu yeni uygulamanın gümrük vergileri açısından bu seviyede kalmayacağı zamanla artırılacağı yönünde endişelerini gündemde tutmaktadırlar.

Eğer ABD’nin kararlaştırdığı 90 günlük erteleme süresi sonu 9 Temmuz tarihine kadar, Brüksel ile Washington arasında bir anlaşma sağlanamaz ise, %10 oranında vergilendirilen malların ithalatında yeni vergi en az %20 seviyesine yükseltilecektir. Ayrıca, Trump AB menşeli ilaç, yarı iletkenler, odun vb. ürünlerde henüz bir beyanda bulunmamış olup bu yönü itibariyle AB-ABD arasında GV müzakerelerinin oldukça zorlu geçeceği değerlendirilmektedir.

ABD-AB arasındaki ticarin geleceği bilinmezliğini korurken, bir müddet önce AB’den ayrılan İngiltere’nin ABD ile özel bir anlaşma imzalamış olmasının yanı sıra, Çin’le mevcut ticari ihtilaf sürecinin kısmen yatışmış olması, AB için de olumlu bir ümit ışığı oluşturmaktadır.

Diğer taraftan AB, ABD’yle yürütülecek ticari müzakere sürecine ciddi şekilde hazırlanırken, AB ekonomisinin lokomotifi konumundaki Almanya’da ekonominin zorlu bir süreçten geçiyor olması, Alman ekonomisinin kısıtlama nedeniyle temin edemediği ucuz Rus enerjisi, üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırırken en büyük rakibi olan Çin’e önemli bir pazar imkânı açtığı hususunun dikkatle irdelenmesi gerekmektedir. Çin’in önemli pazarlarından ABD’ye yönelik ihracatı 10 Nisan itibariyle tamamen durmuşken, Nisan 2025’te Çin’in ihracatını %8,1 oranında artırmış olması konunun ehemmiyetini ortaya koymaktadır.

Tüm bu gelişmeleri dikkate alan Almanya’nın yeni seçilmiş Şansölyesi Merz, Alman ekonomisini canlandırmak amacıyla, 1 Trilyon avroluk savunma ve altyapı yatırımı taahhüdünde bulunmuş olsa da öneri henüz onay alıp uygulama imkânı bulamamıştır. Ortaya çıkan bu taahhüt Alman ekonomisinde beklenen büyümeyi hareketlendirebilecek önemli bir ümit kaynağı olarak değerlendirilmektedir.

Fransa'daki ekonomik durumun Almanya’dan çok farklı olduğun söylemek mümkün değildir. AB Komisyonu, Fransa’da bütçe açığını 2024'teki %5,8'e kıyasla 2025'te %5,6 ve 2026'da ise %5,7 olarak öngörmektedir. Borçlanma ise, 2026 sonu itibariyle GSYİH %118,4'üne ulaşabileceği tahmini mevcut ekonomik durumla ilgili önemli ipuçları vermektedir. Avrupa'nın üçüncü büyük ekonomisi İtalya’da ise, durum nerede ise aynıdır. Büyüme 2025'te %0,7, 2026’da ise %0,9 olarak öngörülürken kamu borçlanması 2026’da GSYİH’nin %138,2 ulaşması beklenmektedir. 2025 yılı için İspanya ve Polonya’da dahil olmak üzere 27 üyeli AB’nin sadece 11’inde %2'lik bir büyüme kaydedebileceği öngörülmektedir.

Brüksel, ekonomik durgunluğu aşabilmek için Savunma Sanayi alanında ilave yatırım yapılmasını öngörmekte, 2024'te GSYİH %1,4’üne ulaşan savunma sanayi yatırım payını bu yıl %1,6'ya çıkarmayı hedeflemektedir. Buna rağmen Brüksel, NATO’nun %2 olarak öngördüğü savunma sanayi hedefinin oldukça gerisinde kaldığı gözlenmektedir. Ancak, NATO’nun Haziran 2025 de gerçekleştireceği zirvede mevcut %2 oranındaki savunma sanayi yatırım hedefini mevcut gelişmeleri göz önünde bulundurarak %5 seviyesine yükseltilmesi de kuvvetli ihtimal olarak değerlendirilmektedir.

Mevcut gelişmeler karşısında AB üyesi ülkeler yeniden silahlanma yatırımlarını artırma yönünde bir eğilim sergilemektedirler. Özellikle Polonya gibi Rusya sınırına yakın ülkelerse bu yönde özel gayret göstermektedir. Yakın zamana kadar Savunma Sanayiini hep geri planda bırakan İspanya ve İtalya’da gelişen güvenlik endişesi, ekonomiyi canlandırma arzusu bu ülkeleri yeni yaklaşımlara zorlamaktadır. Almanya ise şimdiden savunma sanayii için tahsis ettiği 500 milyar avro tutarındaki bütçe dilimini serbest bırakabilmek için büyük gayret sarf etmektedir.

Ancak, üzerinde dikkatle durulması gereken husus ekonomiyi canlandırmak için başta savunma sanayi olmak üzere, daha fazla yatırım arzusunda olan AB’nin bütçe açıkları bakımından ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğu gerçeğidir. Kamu finansmanı konusundaki kısıtlılıklar, AB’nin güvenlik alanında arzu ettiği yatırımları sınırlandıracak nitelikte görülmektedir. AB Komisyonu ise, üye ülkelere hareket kolaylığı sağlayabilmek için bugüne dek ısrarla koruduğu Maastricht ekonomi kriterleri konusunda özel esneklik getirmiş olmasıdır. Buna rağmen, Fransa ve İtalya gibi birçok AB üyesi ülke zaten hali hazırdaki ekonomik verileri itibariyle mevcut kriterleri fazlası ile aşmış bulunmaktadır. Bu itibarla, piyasa güveninin tamamen bozulmaması amacıyla yüksek borç yükü içerisindeki üye ülkelerin temkinli hareket etmek zorunda oldukları görülmektedir.

Tüm bu veriler AB’nin içinde bulunduğu ekonomik durgunluğu aşabilmenin yanı sıra, NATO’nun Savunma Sanayinin güçlendirilmesi önerisine uyum sağlayabilmek için, Almanya’nın dahi finansal anlamda bazı zorluklarla karşı karşıya bulunduğu, bu zorlukların aşılabilmesi için ise, tüm üye ülkelerin savunma sanayilerini güçlendirmek amacıyla ortak bir borçlanma strateji ve borçlanma politikası oluşturulması yönünde görüş birliği içerisinde olduklarını ifade etmek mümkündür.

AB ile Gümrük Birliği içerisinde bulunduğumuz ve 2004 yılında başlatılan müzakere süreci esnasında AB Komisyon’un Maastricht kriterlerini ön şart olarak önümüze koyarak müzakere sürecini farklı bir boyuta taşıması, mevcut gelişen şartlar dikkate alındığında oldukça dikkat çekici bulunmaktadır.

Diğer taraftan, AB üyesi ülkelerin ekonomilerini canlandırabilmek ve NATO tarafından öngörülen yatırım hedeflerini sağlayabilmeleri bakımından karşı karşıya bulundukları zorlukları aşma çabaları dikkate alındığında, Türkiye’nin son 20 yılda Savunma Sanayi alanında kat ettiği büyük ilerleme ve bugün itibariyle ulaşmış olduğu seviye özel takdiri zorunlu kılmaktadır. AB’ye kıyasla ulaşmış olduğumuz düzey, bölgesel istikrar ve barışa en çok katkı sağlama potansiyeli olan ülke olma vasfıyla, ekonomi ve ihracatımıza sağladığı olumlu katkının, istikrar ve bölge güvenliği açısından ne kadar önemli ve kayda değer bir öngörü olduğu net olarak ortaya çıkmaktadır. Uluslararası düzeyde sahip olduğumuz güvenilirlik ve Türkiye’nin bölgesel barış açısından merkez ülke konuma gelmesini de bu kapsamda değerlendirmemiz gerekmektedir.

Ömer Faruk DOĞAN
Ankara, 21.Mayıs.2025

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet