• Asayiş

2691 yabancıya sahte rapor ve dekontla vatandaşlık satıldı

Türkiye sahte diploma ifşalarıyla tartışmalı günler yaşarken bir skandal daha patlak verdi.
2691 yabancıya sahte rapor ve dekontla vatandaşlık satıldı
AJANSLAR - Türkiye, sahte diploma skandalını konuşuyor.

Sahte kimlik ve belgelerle e-imza üreten şebeke, ücret karşılığı üniversiteler ve kamu kuruluşlarının dijital alt yapılarına sızarak, kimilerine mezuniyet kaydı oluşturdu, kimilerinin notunu yükseltti, kimilerine ise doçentlik için diploma düzenledi.

400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı iddiası ise İletişim Başkanlığı tarafından yalanlanıyor.

Şimdi, bu skandala bir başka sahtecilik ekleniyor.

Bir müteahhit liderliğindeki şebeke 2019-2023 yılları arasında e-imza, sahte banka dekontu ya da gerçekdışı değerleme raporları düzenleyerek, proje aşamasındaki konutları muvazaalı bir şekilde satıp yabancılara Türk vatandaşlığı dağıttı.

Detaylara geleceğim.

Önce arka planını anlatayım.

İlk operasyon: 870 yabancı
Geçen sene CİMER’e yapılan ihbar doğrultusunda İstanbul’da 146 taşınmazın muvazaalı ve usulsüz şekilde satılarak, 870 yabancıya vatandaşlık verildiği saptandı. 41 şüpheli gözaltına alınıyor, 15’i tutuklandı. Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılırken, savcılık başka şehirlerde taşınmaz satılıp satılmadığını araştırdı.

Ve ikinci dalga operasyon geldi.

87 şüpheliye daha iddianame düzenlendi.

Bunlardan 35’i tutuklu, 17’si ise firari.

Usulsüzce vatandaş olup vatandaşlık sattılar
481 sayfalık iddianameye göre bu şebekenin lideri, Zer Group Yönetim Kurulu Başkanı Muammer C.

Oğlu Ozan C. de babasıyla birlikte hareket ediyor.

Şirketinin adı, OC Group İnşaat.

Ozan C., geçmişte Beylikdüzü’nde AK Parti İlçe Başkan Yardımcısıydı. 31 Mart’ta AK Parti’den belediye meclisi adayı oldu.

Aynı aileden Ahmad, Abdullah, Faisal ve Muhammed Ş.’ye ait Roman Bustan, Müstakbel Star Gayrimenkul, Shahap İnternational şirketleri ile Kalekent Konakları İnşaat, Körfez Panorama ve Story Group’un da bu suça karıştığı öne sürülüyor.

Ş. ailesinin Muammer C. üzerinden usulsüz şekilde vatandaşlık edinip bu sektöre girdiği savunuluyor.

Çeşitli Afgan ve İranlıların müşteri getirip 5.000 - 10.000 dolar aldıkları iddia ediliyor.

Sahte e-imza
Vatandaşlık vurgunu şöyle işledi:

İstanbul, Yalova, Sakarya, Kocaeli, Tekirdağ ve Balıkesir’deki, yılına göre vatandaşlık edinmek için gerekli 250.000 veya 400.000 doların altında kalan, inşaatına başlanmayan veyahut yalnızca temeli atılmış, gerçekte mevcut olmayan kanıtlar değerinin çok üzerinde bedelle satılmış gösterildi.

Nasıl mı?
Bağlantılı eksper şirketleri tarafından sahte e-imza kullanılarak ve sahte değerleme raporları hazırlanarak… Öyle ki üç, dört, hatta sekiz kata yakın değerler biçildi. Ve bu konutlar vatandaşlık almaya esas bedelde gösterilerek, tapuya uygunluk belgesi çıkarıldı.

Çek-yatır
Para trafiği MASAK raporlarıyla sabit.

Satış bedeli şirketler tarafından alıcıya yollanıyor.

Alıcılar 50.000-100.000 dolar arasındaki ‘vatandaşlık ücretini’ ekleyerek, parayı geri gönderiyor.

Transferde çek-yatır yöntemi kullanılıyor.

Yani döviz belgesi oluşturmak için, taraflar arasında gerçek bir alım satıma dayanmayan paralar çekilip aynı gün ardışık şekilde yatırılıyor.

Diğer yöntem ise şöyle: Elden alınan döviz, alıcılar göndermiş gibi şirket hesabına yatırılıyor. Döviz bürosuna TL olarak taşınıp hesaplar arasında döndürülüyor.

Tapu müdürüne rüşvet
Ülkedeye döviz girişinin olduğunu göstermek için sahte banka dekontu üretilip tapu müdürlüklerine sunuldu. Dekontların nasıl ve nerede düzenlendiği belirsiz.

Alıcılara avukat Leylima R., Ebru Kuvaz A. ve Ali Murtaza Ö. vekil olarak gösterildi.

İşlemleri kolaylaştırmak için Çınarcık Tapu Müdürü Ayhan B.’nin kızlarının hesabına 18 bin TL yatırıldı.

Konutlar üç yıllık satış sözleşmesiyle satılıyor. Yasa gereğince yabancılar taşınmazları üç yıl boyunca elden çıkaramıyor. Üç yılın dolmasına az bir süre kala tapu tescili yapılıyor. Satış için müşteriden vekaletname alınarak, paravan şirket üzerinden taşımaz geri alınıyor.

555 konut, 2691 yabancı
İlk iddianame kapsamında sadece İstanbul’da 146 konut satıldı ve aileleriyle birlikte 870 vatandaşılık verildi. Bu vatandaşlıkların iptali için kurumlarla yazışmalar yapıldı.

İkinci iddianameye göre İstanbul dahil altı şehirde 409 konut el değiştirdi.

335 konutta 1821 kişi vatandaşlığa hak kazandı.

74’ündekilerin vatandaşlık işlemi sürüyor.

İlk iddianamedekilerden farklı olarak, ikinci iddianameye konu satışlarda sahte e-imza ve sahte banka dekontları kullanıldı.

Toplam 555 konutta 2691 yabancı vatandaşlık elde etmiş oldu.

En önemli tape!!!
409 konutun satışından en az 119.050.000 doların elde edilmesi gerekiyor.

Ancak ortada böyle bir para yok!
Birinci ihtimal; ülkeye hiç döviz girmemiş olabilir. Çünkü para girdiğine dair belge yok.

İkinci ihtimal; kısmen döviz girişi gerçekleşmiştir.

Bu varsayıma dayanak olarak, Muammer C.’nin 28 Mart 2024 tarihindeki telefon konuşması gösteriliyor. Bu konuşma için iddianamede “En önemli tape!!!” deiyor.

Ceylan, konuşmasında, vatandaşlık edinimi için 250.000 dolar alınması gerekirken, 40.000 dolar ödendiğini itiraf ederek, “Yasal değil sonuçta yapılan iş” diyor.

İşte, o tape
“250.000 dolar yerine 40.000 dolar para vermişsin, 210.000 dolar adam başı kar etmişsin. Tamam, böyle bir fırsat yakalamışsın, bunları değerlendirmişsin. 8-10.000 doların peşine düşüp işi riske sokuyorsun. Ya nasıl tüccar, nasıl akıl… Düşün, 10 kişide 2.5 milyon dolarlık iş yapıyorsun, verdiğin para 400.000 dolar. Ya 50.000 dolar ver, işi garantileyelim mübarek, yasal değil sonuçta yapılan iş yani…”

Savcılık, 40.000 dolarlık tarifeye göre 102.690.000 dolar döviz kaybı ve kamu zararı olduğunu kaydediyor.

Bu, 4.1 milyar TL’te tekabül ediyor.

Ayrıca boş konutların, muvazaalı satışlardan ötürü azaldığı ve fiyatların yükselmesine neden olduğu belirtiliyor.

Ya siyasi sorumlular?
Şüphelilere şu suçlamalar yöneltiliyor:

Suç örgütü liderliği ve üyeliği, resmi ve özel belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları ve tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, bir yabancıyı ülkeye sokma…

İddianamede, vatandaşlık ve pasaport hakkı kazananların ‘olası durumlarda ülkemizin siyasi itibar ve saygınlığını küçük düşürdükleri’ tespit ediliyor.

İddianameden:

“Ülkemize dahi gelmeyen veyahut kısa süreli gelen yabancılar söz konusu yöntemle vatandaşlık hakkı kazanmış, buna istinaden pasaport hakkı elde etmiştir. Bu kişilerin ülkemiz vatandaşlık ve pasaport hakkıyla uluslararası düzeyde kendilerini Türk vatandaşı gösterip olası durumlarda ülkemizin siyasi itibar ve saygınlığını küçük düşürmeye ve pasaportun değerinin itibarsızlaştırma amacında oldukları değerlendirilmiştir.”

Bu tespitlere “Haksız” diyebilir miyiz?
Türk vatandaşlığını ve pasaportunu ayağa düşüren müteahhitler ve suç ortakları yargılanacak.

Peki, bu utancın siyasi sorumluları hesap vermeyecek mi?
Cem Sultan
Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet