• Dünya

Kritik zafiyet: İsrail, suikastlar için İran liderlerinin korumalarını kullandı

New York Times, İran ile İsrail arasında 12 gün süren savaşta, İsrail'in İran'ın üst düzey yetkililerinin katıldığı gizli toplantıya düzenlediği saldırının arka planını yazdı.
Kritik zafiyet: İsrail, suikastlar için İran liderlerinin korumalarını kullandı
AJANSLAR - Toplantı o kadar gizliydi ki zamanı ve yeri yalnızca katılımcılar, birkaç üst düzey İran hükümet yetkilisi ve askeri komutan biliyordu.

Tarih 16 Haziran; İran’ın İsrail ile savaşının dördüncü günü. İran’ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi, Tahran’ın batısındaki bir dağ yamacının 30 metre altında bulunan bir sığınakta acil toplantı için bir araya geldi. Günlerdir süren yoğun İsrail bombardımanı, İran’daki askeri, hükümet ve nükleer tesisleri vurmuş, ülkenin en üst düzey askeri komutanları ve nükleer bilim insanlarını hedef alıp saf dışı bırakmıştı.

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, yargı ve istihbarat bakanlığı başkanları ile üst düzey askeri komutanların da aralarında bulunduğu yetkililer ayrı araçlarla geldi. Hiçbiri yanında cep telefonu taşımıyordu. Zira İsrail istihbaratının onları bu şekilde takip edebileceğini biliyorlardı.

Tüm bu önlemlere rağmen, toplantının başlamasından kısa süre sonra İsrail jetleri sığınağın üzerine iki giriş ve çıkış kapısını hedef alan altı bomba bıraktı. Şaşırtıcı bir şekilde sığınakta kimse hayatını kaybetmedi. Liderler dışarı çıktığında ise patlamalarda ölen birkaç korumanın cesediyle karşılaştılar.

Saldırı, İran’ın istihbarat mekanizmasını altüst etti. Çok geçmeden İranlı yetkililer, büyük bir güvenlik açığıyla karşı karşıya olduklarını fark etti: İsrailliler, İranlı liderlere eşlik eden ve sığınağın dışında bekleyen korumaların telefonlarını hackleyerek toplantının yerini öğrenmişti.

İsrail’in bu korumaları takip ettiği bilgisi daha önce rapor edilmemişti. Bu, İsrail’in İran’ın en sıkı korunan güvenlik ve istihbarat çevrelerine sızmak için yürüttüğü geniş çaplı operasyonun bir parçasıydı. Tahran’daki yetkililer iki aydır bu izleri takip etmeye çalışıyor.

İranlı ve İsrailli yetkililere göre, İranlı güvenlik görevlilerinin yıllar boyunca sosyal medyada paylaşımlar yapmaları da dâhil olmak üzere cep telefonlarını dikkatsizce kullanmaları, İsrail askeri istihbaratının İranlı nükleer bilim insanlarını ve komutanları bulup izleyebilmesine ve İsrail hava kuvvetlerinin onları füze ve bombalarla öldürmesine imkân tanıdı.

İran’ın mevcut hükümetinde daha önce stratejiden sorumlu başkan yardımcısı olarak görev yapan ve şimdi Tahran Üniversitesi’nde akademisyen olan Sasan Kerimi konuya dair “Üst düzey yetkililerin ve komutanların telefon taşımadığını biliyoruz ama onların muhatapları, güvenlik görevlileri ve şoförleri telefon taşıyordu. Önlemleri ciddiye almadılar ve çoğu bu şekilde tespit edildi” açıklamasında bulundu.

İsrail’in bu toplantıyı nasıl hedef aldığına dair aktarımlar, beş üst düzey İranlı yetkili, iki Devrim Muhafızı üyesi ve dokuz İsrail askeri ile istihbarat yetkilisiyle yapılan görüşmelere dayanıyor.

Korumalarla ilgili güvenlik açıkları, İranlı yetkililerin kabul ettiği üzere, İsrail’in uzun vadeli, ülke genelinde yerleştirdiği casuslar ve ajanlarla ve teknolojiyle yürüttüğü ve çoğu zaman başarılı operasyonların yalnızca bir parçası.

Son çatışmanın ardından İran, ülkede ve hükümet içinde hâlâ var olduğundan korktuğu İsrail ajanlarını avlamaya odaklanmış durumda.

eski cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan Mustafa Haşimi Taba, haziran sonunda İran medyasına verdiği bir mülakatta “İnfiltrasyon karar alma mekanizmamızın en üst kademelerine kadar ulaşmış durumda” açıklamasında bulundu.

Bu ayın başlarında İran, İsrail adına casusluk yaptığı ve bir başka bilim insanının suikastına yardım ettiği iddiasıyla nükleer bilimci Ruzbeh Vadi’yi idam etti. Üç üst düzey İranlı yetkili ve bir Devrim Muhafızı üyesine göre İran, sessiz sedasız biçimde ordu, istihbarat ve hükümetten onlarca kişiyi İsrail adına casusluk şüphesiyle tutukladı veya ev hapsine aldı. Bu kişiler arasında üst düzey isimler de bulunuyor. İsrail ise bu kişilere dair iddiaları ne doğruladı ne de yalanladı.

İran ve İsrail arasındaki casusluk faaliyetleri, iki ülke arasında onlarca yıldır süregelen gölge savaşın değişmez bir parçası. İsrail’in haziran ayında bu kadar çok üst düzey İran güvenlik yetkilisini öldürmedeki başarısı, elini ne kadar güçlendirdiğini ortaya koyuyor.

İsrailli yetkililere göre İsrail, 2022’nin sonlarından itibaren İran’ın üst düzey nükleer bilim insanlarını takip etmeye başlamış, hatta onları öldürmeyi geçen yıl ekim ayında değerlendirmişti. Ancak Biden yönetimiyle çatışmaya girmemek için geri durmuştu.

Geçen yılın sonundan hazirana kadar, İsrail’in “kesme timi” (decapitation team) adını verdiği özel birim, İsrail’in bildiği İran nükleer projesindeki tüm bilim insanlarının dosyalarını inceledi. Hangi isimlerin öldürülmesi gerektiğine karar vermek için oluşturulan ilk liste 400 kişiden oluşuyordu. Bu sayı daha sonra 100’e indirildi. Kararın temelinde, Mossad’ın 2018’de İran’dan çaldığı nükleer arşivdeki bilgiler vardı. Sonunda, İran’ın açıklamasına göre İsrail 13 bilim insanını hedef aldı ve öldürdü.

Aynı dönemde İsrail, “Kızıl Düğün Operasyonu” adı verilen bir program kapsamında üst düzey İranlı askeri yetkilileri hedef alma ve öldürme kapasitesini artırıyordu. Bir İsrailli yetkilinin aktardığına göre, Devrim Muhafızları Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Emir Ali Hacızadeh ilk hedeflerden biriydi.

Sonuçta, İsrailli yetkililerin aktardığına göre, her iki operasyonun da temel amacı İran’daki 20 ila 25 insan hedefini belirlemek ve ilk saldırıda hepsini vurmak üzerine kuruluydu. Varsayım, bu ilk dalgadan sonra hedeflerin daha dikkatli davranacağı ve böylece vurulmalarının çok daha zorlaşacağı yönündeydi.

Devrim Muhafızları’nın yeni atanan başkanı Tümgeneral Ahmed Vahidi, bir İranlı gazeteciye verdiği video röportajında, İsrail’in ülkede insan kaynakları ve casusları bulunduğunu ancak üst düzey yetkililer ve bilim insanlarının takibini ve hassas toplantıların yerini tespit etmeyi esas olarak ileri teknoloji sayesinde gerçekleştirdiğini söyledi.

Vahidi “Düşman istihbaratının büyük kısmını teknoloji, uydular ve elektronik veriler üzerinden elde ediyor” bilgisini aktardı. “İnsanları bulabiliyor, bilgi toplayabiliyor, seslerini ve görüntülerini alabiliyor, hassas uydularla yakınlaştırarak bulundukları yerleri tespit edebiliyorlar.”

İsrail tarafında ise, İran’ın üst düzey isimlere yönelik tehdit konusunda artan farkındalığı bir fırsat olarak görüldü. Geçmişte İsrail’in başarıyla gerçekleştirdiği suikastların tekrarlanmasından endişe eden İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, geniş güvenlik önlemleri alınmasını emretti. Bu kapsamda çok sayıda koruma görevlendirildi ve cep telefonları ile İran’da yaygın biçimde kullanılan WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarının kullanılmaması konusunda uyarılarda bulunuldu.

Ancak İsrail, bu korumaların yalnızca cep telefonu taşımakla kalmayıp, sosyal medyada paylaşımlar da yaptığını keşfetti.

“Bu kadar çok koruma kullanmak, onlara bizim dayattığımız bir zayıflıktı ve bundan yararlanmayı başardık” dedi bir İsrailli savunma yetkilisi.

İranlı yetkililer uzun süredir İsrail’in üst düzey askeri komutanların ve nükleer bilim insanlarının hareketlerini cep telefonları aracılığıyla takip ettiğinden şüpheleniyordu. Geçen yıl İsrail’in Lübnan’daki binlerce Hizbullah mensubunun taşıdığı çağrı cihazlarının içine yerleştirilen bombaları patlatmasının ardından İran, özellikle hassas görevlerde bulunan birçok yetkilisine akıllı telefon, sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarını yasakladı.

Artık üst düzey askeri komutanların, nükleer bilim insanlarının ve hükümet yetkililerinin akıllı telefon kullanması tamamen yasak.

Bu kişilerin korunmasından, Devrim Muhafızları bünyesindeki seçkin “Ensar el-Mehdi” tugayı sorumlu. Geçen ağustosta yeni hükümetin göreve başlamasının ardından tugayın başına getirilen komutan, Muhafızlar’ın en genç üst düzey isimlerinden biri olan Tümgeneral Muhammed Cevad Asadi oldu.

Konuyla ilgili bilgi sahibi iki üst düzey İranlı yetkiliye göre Asadi, savaşın ilk gününde öldürülen bazı üst düzey komutanlara ve önemli bir nükleer bilim insanı olan Muhammed Mehdi Tehranchi’ye, en az bir ay önce İsrail’in onları hedef aldığına dair bizzat uyarıda bulunmuştu. Yetkililer, Asadi’nin ayrıca güvenlik ekibi liderleriyle bir toplantı yaparak ekstra önlemler almalarını istediğini de aktardı.

Başlangıçta cep telefonu yasağı, yetkilileri, bilim insanlarını ve komutanları koruyan güvenlik görevlilerini kapsamıyordu. Ancak savaşın ilk günündeki suikast dalgasının ardından bu durum değişti. Artık korumaların yalnızca telsiz taşımaları gerekiyor. Cep telefonunu sadece yetkililerle birlikte seyahat etmeyen ekip liderleri taşıyabiliyor.

Buna rağmen, Asadi ile güvenlik konularında toplantılar yapmış yetkililerin anlattıklarına göre, yeni kurallara rağmen biri yasağı ihlal ederek Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısına telefon soktu ve bu da İsraillilerin nokta atışı saldırı gerçekleştirmesine imkân tanıdı.

Hamaney’in başdanışmanı olan üst düzey askeri yetkilinin oğlu, siyasi ve askeri analist Hamzeh Safavi, İsrail’in İran karşısındaki teknolojik üstünlüğünün varoluşsal bir tehdit olduğunu söyledi. Safavi, İran’ın güvenlik mekanizmasında kapsamlı bir temizlik yapmaktan, protokolleri yeniden düzenlemekten ve üst düzey casusların tutuklanması ile yargılanması gibi zor kararlar almaktan başka seçeneği olmadığını vurguladı.

Safavi telefonla verdiği mülakatta “Bu tehdidi tespit etmek ve ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız; elimizde büyük bir güvenlik ve istihbarat açığı var ve bu deliği kapatmaktan daha acil hiçbir şey yok" dedi.

İran İstihbarat Bakanı bu ay yaptığı açıklamada, 23 üst düzey yetkiliye yönelik İsrail suikast girişiminin engellendiğini duyurdu ancak isimler ya da bu kişilerin görev ve rütbelerine dair ayrıntı vermedi. Açıklamada ayrıca, savaşın başlamasından önceki aylarda İran’ın, İsrail’in 35 üst düzey askerî ve hükümet yetkilisini öldürmeyi hedefleyen 13 planını ortaya çıkararak engellediği belirtildi. Bir İsrailli istihbarat yetkilisi ise İran’ın bu anlatısını reddederek, İsrail’in hazirandaki sürpriz saldırı öncesinde İran’ın alarm seviyesini artırmasına yol açacak operasyonlar yürütmediğini savundu.

Açıklamada ayrıca, güvenlik güçlerinin en az 11 eyalette saha ve destek operatörü olarak Mossad adına casusluk yapmakla suçlanan 21 kişiyi tespit edip tutukladığı bildirildi.

İran, 7 Ekim 2023’teki saldırılar sonrasında İsrail içinde casus devşirme çabalarını da hızlandırdı.

Geçen yıl boyunca İsrail’in iç güvenlik servisi Şin Bet, onlarca İsrailliyi tutukladı ve İran tarafından para karşılığı ajanlık yapmakla suçladı. Bu kişilerin, İran’ın İsrail’e yönelik saldırılarında hedef alınabilecek noktalar hakkında istihbarat toplamaya yardım etmekle suçlandıkları açıklandı.

İsrail, İran’ın nükleer programını geriletmenin bir yolu olarak, İran’ın önde gelen nükleer bilim insanlarını öldürmeyi acil bir öncelik haline getirdi; hatta yükselmekte olan genç iki bilim insanını zehirledi.

İran yıllar boyunca uranyum stoklarını silah yapımına yakın seviyelere zenginleştirme konusunda istikrarlı biçimde ilerledikçe, İsrailli askerî ve istihbarat yetkilileri, Mossad’ın uzun süredir yürüttüğü sabotajlar ve zenginleştirme tesislerinde patlamalar yaratma operasyonlarının sadece sınırlı bir etki yarattığı sonucuna vardı.

2021’de, üç İsrailli güvenlik yetkilisine göre, odak “silah grubu”na kaydı. İsrailli yetkililer bu grubun, zenginleştirilmiş uranyumu tetikleyecek ve nükleer patlama yaratacak bir düzenek üzerinde çalışmak üzere düzenli olarak bir araya geldiğine inanıyordu. Bu, bir nükleer projenin en teknolojik olarak karmaşık bölümlerinden biriydi. İran nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu söylerken, BM’nin nükleer gözlemcisi ile ABD istihbarat kurumları da İran’ın projeyi silahlandırmadığını düşünüyor.

İşte bu bilim insanları grubu, İsrail’in “Narnia Operasyonu” adını verdiği askerî planın odağına yerleştirildi. Plan, bu bahar savaşın ilk günlerinde söz konusu bilim insanlarını ortadan kaldırmaya yönelikti.

16 Haziran’daki ulusal güvenlik toplantısına gelindiğinde, İsrail çoktan nükleer programla bağlantılı bazı önde gelen isimleri öldürmüştü. Bunlar arasında, toplantıdan yalnızca birkaç gün önce öldürülen nükleer bilim insanları Muhammed Mehdi Tehranchi ve Feridun Abbasi de vardı. Onların da hedef alınmasında korumalarının cep telefonları kritik rol oynamıştı.

Ancak İsrail sadece nükleer programla ilişkili isimleri değil, ulusal güvenlik toplantısına katılan hükümetin üst düzey yetkililerini de hedef alıyordu. Savaş sırasında düzenlenen saldırılarda en az 30 kıdemli askerî komutan öldürüldü.

Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade, savaşın en başında istihbaratı yakından takip etmek amacıyla liderlik ekibini güvenlik birimleriyle birlikte toplamıştı. Fakat İsrail savaş uçakları, Hacızade’nin sığındığı bunkere nokta atışı bir saldırı düzenleyerek onu ve diğer üst düzey komutanları öldürdü.

Hacızade’nin oğlu Ali Rıza, babasının telefon konusunda olağanüstü dikkatli davrandığını söyledi. İran medyasında yayımlanan bir videoda, “Babam önemli bir konu konuşmak istediğinde bize telefonları ve akıllı cihazları odanın dışına çıkarıp uzağa bırakmamızı söylerdi” dedi.

Korumaların izlenebilmesi, İsraillilerin 16 Haziran’daki toplantının yerini tespit etmesine de yardımcı oldu. Katılımcılar arasında Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yanı sıra Meclis Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakır Galibaf, Yargı Erki Başkanı Gulamhüseyin Muhsini Ejei de vardı. İçişleri, savunma ve istihbarat bakanları ile bazı askerî komutanlar da toplantıya katılmıştı; bunların bazıları, önceki saldırılarda üstleri öldürüldüğü için göreve yeni gelmiş isimlerdi.

Sonradan ortaya çıkan bilgilere göre saldırı, toplantı odasını yerle bir etti; oda kısa sürede moloz, duman ve tozla doldu, elektrik kesildi. Pezeşkiyan’ın anlattığına göre, enkaz arasında ışık ve oksijenin sızdığı dar bir açıklık buldu.

Üç üst düzey yetkilinin aktardığına göre, Cumhurbaşkanı çıplak elleriyle enkazı kazarak herkesin teker teker sürünerek dışarı çıkabileceği kadar bir boşluk açtı. Pezeşkiyan bacağından hafif bir şarapnel yarası aldı; içişleri bakanı ise solunum sıkıntısı nedeniyle hastaneye kaldırıldı.

İran medyasında yayımlanan bir videoya göre Pezeşkiyan, üst düzey din adamlarıyla yaptığı bir toplantıda saldırıyı anlatırken, “Sadece bir delik vardı, hava geldiğini gördük ve ‘boğulmayacağız’ dedik. Hayat bir saniyeye bağlıydı” ifadelerini kullandı. İsrail’in ülkenin en üst düzey yetkililerini öldürmeyi başarması halinde ülkede kaos yaşanacağını da ekledi:

“İnsanlar, ümidini yitirirdi.”
Cem Sultan
Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet