15 Temmuz’dan bugüne: Basının sessiz darbesi

15 Temmuz 2016… Türkiye’nin demokrasisine yönelen kanlı bir saldırının halk iradesiyle püskürtüldüğü o uzun geceden bu yana tam dokuz yıl geçti. O gece sokaklarda milyonlar, kalemini bırakmayan gazeteciler, ekranları karartmayan televizyoncular ve sosyal medya üzerinden halka doğru bilgi akışı sağlamaya çalışan internet gazetecileri vardı. Hepimiz demokrasiyi birlikte savunduk.
Ama bugün, o direnişin yıldönümünde sormamız gereken daha ağır bir soru var: O gece canını ortaya koyan basın mensupları bugün geçimini sağlayabiliyor mu?
Kalem Kırılmadan Kapanan Gazeteler
Artık darbe tankla gelmiyor. Bugün darbe, sessizce kapatılan haber sitelerinde, iflas eden yerel gazetelerde, susturulan bağımsız medya organlarında yaşanıyor. Her gün yeni bir dijital yayın kapanıyor. Her gün bir gazeteci işsiz kalıyor. Her gün bir ailenin sofrasına ekmek az giriyor.
Tasarruf tedbirleri adı altında ilk gözden çıkarılan yine medya oldu. Kamunun ilan desteği neredeyse tamamen durdu. Yerel ve dijital medya nefes alamıyor. Büyükşehirlerde reklam pastası tekelleşmişken, Anadolu’da küçük bir haber sitesinin ayakta kalma şansı mucizelere kaldı. Artık “basın özgürlüğü” konuşamıyoruz çünkü basın önce ayakta kalmaya çalışıyor.
Bugün Türkiye’de birçok medya mensubu sabah işe giderken sadece haber değil, evine ekmek götürebilmenin derdini de omzuna alıyor. Maaşını alamayan, sigortasız çalışan, yaptığı haber yüzünden tehdit edilen ve bir de üzerine “tasarruf tedbirleri gereği” destekten mahrum bırakılan bir gazeteci kitlesi var karşımızda.
Tasarrufun Faturası Yine Halka
Tasarruf tedbirleri deniyor. Ancak bu politikaların hedefi nedense yine toplumun sesi olan basın oluyor. Lüks araçlardan, şatafatlı makam binalarından, milyonluk organizasyonlardan tasarruf yapılmıyor. Tasarruf, gazeteciden, haberden, bilgiden yapılıyor.
Peki bu kimin lehine? Halkın haber alma hakkını kısıtlayan her karar, şeffaflıkla yönetilmesi gereken devlet anlayışına zarar verir. Susturulan medya, aslında suskunlaştırılmış bir toplum anlamına gelir. Oysa 15 Temmuz gecesi medya susturulsaydı, bu milletin kaderi değişebilirdi. O geceden ders almadıysak, her yeni kriz bir başka karanlığa gebedir.
Medya: Sadece Yayın Değil, Yaşam Alanı
Medya sadece kamuoyunu bilgilendirme aracı değildir. Aynı zamanda binlerce insan için bir yaşam alanıdır. Editöründen kameramanına, muhabirinden tasarımcısına kadar onlarca farklı iş kolu basının içinde barınır. Bugün medya sektörü çökerse, sadece bir haber kaynağını değil, bir ekosistemi kaybederiz.
Ve bu ekosistem çökerken iktidar hâlâ yerel medyanın “yeterince verimli olmadığından” şikâyet ediyor. Oysa asıl soru şu: Hiç desteklemediğiniz bir mecradan verim nasıl beklersiniz? Elinden ilanı al, teknolojik dönüşümüne destek olma, üzerine sansür uygulayarak itibarsızlaştır… Sonra da “Neden kaliteli yayın yapmıyorlar?” diye sor.
15 Temmuz’un Gerçek Mirası
15 Temmuz’un bize bıraktığı en büyük miras “milli irade”ydi. Ancak milli irade sadece sandıkta değil, sokakta, üniversitede, gazetede ve ekranlarda da kendini gösterir. Eğer biz bugün gazetecilerin susturulduğu bir ortamı normalleştiriyorsak, 15 Temmuz’u sadece yılda bir kez hatırlıyor; gerçekte unutturuyoruz demektir.
Unutmayın; demokrasi sadece tanklara karşı direnmekle korunmaz. Aynı zamanda kelimelerle, kameralarla, manşetlerle yaşatılır. Bu yüzden bugün basına yapılan ekonomik ambargo, sessiz ama etkili bir darbedir.
Sonuç Yerine: Ya Kalem Ya Karanlık
Bizler, bu sessiz çöküşe dikkat çekmeye devam edeceğiz. Çünkü inanıyoruz ki bir ülkede özgür basın ayakta değilse, o ülke ayakta görünse bile düşmeye yakındır. Bugün küçük bir internet haber sitesinin kapısına kilit vurulması, yarın halkın gözüne perde çekilmesidir.
15 Temmuz’u anmak yetmez. Onun ruhunu yaşatmak gerek. Ve bu ruhun yaşaması için basının, özellikle de yerel ve dijital medyanın yaşaması gerekir.
Çünkü basın sustuğunda, milletin sesi kısılır.
Çünkü gazeteci açken, halk kör kalır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.